Farzedin ki, dünyada bir benzeri daha bulunmayan bir sanatkâr, en nadide sanat eserlerinin bulunduğu sergiye sizi davet etti. Siz de davete icabet ederek, sergiye gittiniz.
Acaba o sergideki eserlerin anlam ve kıymetlerini gelen seyircilere anlatacak kişiler olmazsa hiç o sergiyi gezmenin bir önemi kalır mı?
En adi galeri ve sergilerde bile teşrifatçıların bulunması gösterir ki, bir sergiyi gezmek ancak onların rehberliği ile olur. Ve o sergide ki eserler ancak onların izahlarıyla kıymet kazanır.
Veya mükemmel bir okul yapsanız, her sınıfını en son model bilgisayarlarla donatsanız, sonra öğrencileri de yerleştirseniz, fakat o bilgisayarları nasıl kullanacaklarını öğrencilere öğretecek öğretmenleri okula getirmeseniz, o okulun beş para kıymeti kalır mı?
Bu misâllerin ışığı ile anlaşıldı ki; Peygamberler olmasa idi, şu kâinat sergisinin gezilmesi ve şu dünya okulunun imar edilmesi manâsız olacaktı.
Ve her bir noktasında bir kitap kadar manâ taşıyan şu kâinatın kıymet ve anlamı bizler tarafından asla fehmedilemeyecekti.
