Allah, her şeyden müstağnidir
Allah, hem zatı hem de sıfatları ile her şeyden müstağnidir; hiçbir şeye muhtaç değildir.
Mahlûkatı yaratmasıyla O’nun azamet ve kibriyasında bir fazlalık olmamıştır; yaratmasaydı da izzet ve kemalinde hiçbir noksanlık olmazdı.
Güneşin aynalarda tecelli etmesinde, onları ışıklandırmasında, ışığıyla feyizlendirmesinde, ne zatı için ne de sıfatları hükmündeki ısısı, ışığı, renkleri için bir ihtiyaç düşünülemez. Yani, güneş aynalarda tecelli etse de etmese de kemali ve güzelliği zatında ne ise odur.
Aynalar karanlıktan kurtulup, nura kavuşmakta güneşe muhtaçtırlar. Yoksa onların karanlıkta kalması, güneşin kemali için bir noksanlık olmadığı gibi, aydınlanmaları da onun kemaline bir fazlalık getirmez.
Ganiy-yi Mutlak olan Cenab-ı Hakk’ın da bu kâinatı ve içindeki varlıkları yaratması, -hâşâ- ihtiyacından değildir. Bunları yaratmakla O’nun zat ve sıfatlarının kemalinde bir artma olduğu düşünülemez.
Evet, mahlûkatın yaratılması ile ortaya çıkan bütün kemaller, cemaller, fayda ve güzellikler o mahlûklara aittir. Meselâ, hadsiz yıldızlarla yaldızlanmış şu gök kubbenin üzerimize çatılmasında ve yeryüzünün rengârenk çiçeklerle bezetilip ayağımızın altına serilmesindeki bütün faydalar bizlere aittir…
Yazar: Mehmed Kırkıncı