Elestü bezmi misakı
“Kıyamet gününde, “biz bundan habersizdik” demeyesiniz diye, Rabbin Âdemoğullarından, onların sırtından zürriyetlerini aldı ve onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” Onlar da: “Evet, rabbimiz olduğuna şahit olduk” dediler. (7/172)
Bu ayette belirtilen misak hakkında âlimler ihtilaf etmişlerdir. Bir kısım âlimlere göre; bu misak, ruhlar âleminde olmuştur. Allah-u Teâlâ, ruhlardan rabliğini tasdik etmelerini istemiş, onlar da bunu tasdik ve kabul etmişlerdir.
Bir kısım âlimlere göre ise; Allah-u Teâlâ, Hz. Âdem’in sırtını kudret eliyle sıvazlamış, kıyamete kadar dünyaya gelecek bütün evlatlarını zerreler halinde çıkarmış ve onlarla bu konuşmayı yapmıştır. Dağı, taşı konuşturmak kudretinde olan Allah, o zerrelere şuur ve diğer sıfatları vererek onları konuşturmuş ve onlarla konuşmuştur. Bu sözü aldıktan sonra da onları Hz. Âdem’in sulbüne iade etmiştir. O gün söz verenlerin hepsi doğmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İ. Abbas, bu görüş üzerinedir.
Bir kısım âlimlere göre ise bu misak; yeni doğacak olan, daha babasının sulbünde iken yapılmaktadır.
Bir kısım âlimlere göre de bu misak; anne rahmine düştüğü anda başlamış ve ona ruh üflenerek insan şekline girdiği an tamamlanmıştır.
Bir kısım âlimlere göre ise bu misak, buluğa erdiği an tamamlanmıştır.
Bir kısım âlimler ise bunun mecaz bir ifade olduğunu beyan ederek, manasının şöyle izah etmişlerdir: Herkes, tevhidi ikrardan ibaret olan “İslam fıtratı” üzerine yaratılmıştır. İşte bu ifade ile bu yaratılma kastedilmiştir. Bu sayede onlar; “bizim bundan yani imandan haberimiz yoktu” diyemeyeceklerdir.
Bazı âlimler ise şöyle demişlerdir: Allah insana akıl vermiştir. İnsan bu akıl ile Cenab-ı Hakkın varlığına ve birliğine ait delilleri anlar. Âlemi bir kitap gibi okur. Onda tecelli eden ilahi isimleri keşfeder. İsimlerden de müsemmaları olan Allaha ulaşır. İşte bu cihet ile insandan söz alınmış gibidir.
En iyisini Allah bilir.