Tefekkür Damlaları

“Onlar için elim bir azap vardır”

Soru: Elim; müteellim, yani ‘elem duyan’ manasındadır. Elem duymak ise, ateşin değil, şahsın sıfatıdır. Yani ateş elem duymaz, ateşteki şahıs elem duyar. O halde ateşin, ‘elim’ ile sıfatlandırılmasında ne hikmet vardır? Şahsın sıfatı niçin ateşe verilmiştir?

Cevap: Ateş, cehennem ehlinin vücutlarını öyle kaplar, cesetlerini öyle kuşatır ve içlerine öyle nüfuz eder ki, onların vücutları adeta bir ateş külçesi olur. Onların cesetlerinde azaptan başka bir şey gözükmez. Hatta o azap külçesinden fışkıran ahlar, bağırmalar, inlemeler, sanki azabın kendinden meydana gelir. Yani çağıran, bağıran ve elem duyan azabın kendisi olduğu sanılır.

İşte azabın bu dehşetini hayale göstermek ve günahtan vazgeçirmek için, şahsın sıfatı olan ‘elim’ ile, ateş sıfatlandırılmıştır. Yani cehennemde insana bakarsınız; adeta ateş olmuş… Ondan bir inleme, bağırma duyarsınız. Bilemezsiniz ki, ateş mi bağırıyor, yoksa insan mı? Çünkü ateş ile insan artık bir olmuştur.

Ya Rabbi! Bizi cehennem ateşinden azad eyle ve Cennetü-l Firdevs’inde Habibine komşu eyle. Âmin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu