Tefekkür Damlaları

Nedir bu atmosfer?

Atmosfer yerden 1000 km. yüksekte, muhtelif gazlardan teşekkül etmiş, taştan daha sert bir gaz okyanusudur.

Birçok vazifelerinden biriside, hayat sahibi mahlûkata zararlı olabilecek ışınları kesmek ve dünyaya göndermemektir.

Bu hikmetli fiilin faili olarak cansız gazları bildiğimizde aşağıdaki batıl fikirleri de kabul etmemiz lâzım gelecektir;

1- Güneşin hangi ışınlarının zararlı olduğunu bilebilmesi için evvela hayat sahiplerinin vücut yapısını bilmesi gerekir. Öyle ya, vücut sahiplerini bilmeli ki neyin onlara zararlı ve neyin menfaatli olduğunu tefrik edebilsin. Bu ise ilm-i muhit (her tarafı kuşatmış bir ilmin) sahibi olmayı gerektirir.

2- Sadece hayat sahiplerini bilmesi de kâfi gelmez. Ayrıca güneşin ışınlarını da tanıyabilmesi lâzımdır. Zira zararlıyı zararsızdan ayırt etmek ve ihtiyaca göre belli bir ölçüde göndermek ancak o ışınları tanımakla olur. Bunun için ise türlü türlü alet ve edevatı olup hatta gelişmiş bir laboratuarı olmalı ki zararlıyı zararsızdan ayırsın ve hangi ışının hangi ölçülerde gönderilmesinin lâzım geldiğini bilsin. Bu ise atmosferin alim, âdil, hakim, mukaddir gibi isimlerle müsemma olmasını gerektirir.

3- Haydi hayat sahiplerinin vücutlarını ilmiyle biliyor ve güneşin ışınlarını da aletleriyle ölçüyor. Peki, ama zararlı ışınları göndermemek, rahmet ve şefkatin eseridir. O camid, cansız zerrelerde ise böyle bir merhamet olamaz.

İşte Allah’ı inkâr etmek ilim sahibi, hikmet sahibi, merhamet sahibi bir atmosferin varlığını kabul etmeyi gerektirir.

Ey nefsim bu saçmalığa inanabilirsen dilediğini yap, vesselam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu