6- Sünneti inkar edenler Resullullah (S.a.v.)’i nasıl örnek alacaktır?
Abdurrahman Bahadır
Kuran bize yeter diyerek hadisi ve sünneti inkâr edenler şunu bilmelidir ki Kur’an, bunların bâtıl fikirlerine kaynak olmaktan uzak olduğu gibi birçok ayetiyle onları yalanlamaktadır.
Kur’an’ın gerçek yorumu olan Sünneti devre dışı bırakıp Kur’an’ı, kendi arzularına göre yeniden yorumlamaya ve bunu yaparken bu konuda gayet samimiymiş havası vermeye çalışan bu zihniyet
bu operasyona Kur’an İslâm’ı gibi şirin bir isim koymayı da ihmal etmemiştir.
“Biz Kur’an’a uyarız. Kur’an bize yeter.” Diyen bu kimseler. Kur’an’a uyduklarını iddia etmektedirler o halde Ahzab suresi 21. ayetin emrine de uymalıdırlar. Bu ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ ف۪ي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ
“Andolsun ki Allah’ın Resulünde sizler için güzel bir örnek vardır.
لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَث۪يرًاۜ
Bu güzel örnek, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler içindir.”
Ayeti kerimenin başında şöyle buyrulmuş: Andolsun ki Allah’ın Resulünde sizler için güzel bir örnek vardır. Yani Allah’ın Resulü (asm) müminler için en güzel bir örnektir. Müminler yaşantılarında Resulullah’ s.av.i örnek almalı ve Ona benzemeye çalışmalıdır. Peki, kimler Resulullah’ı kendilerine güzel bir örnek yaparlar? Ayetin devamı sorumuza cevap verir: Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler.
Evet, ayetin ifadesiyle Allah’ın Resülü bizim için şaşmaz ve şaşırmaz en güzel örnektir. O zatın sünneti, hareketleri, uyacağımız en güzel numunelerdir ve onun düsturları takip edilecek en sağlam rehberlerdir. Yoksa “Kuran bize yeter” diyen zihniyetinin anladığı gibi vahyi bize getiren ve başka bir şeye karışmayan haşa bir postacı değildir.
Dost ve düşmanın ittifakıyla, Hz. Muhammed s.a.v. ahlâkın en yüksek mertebelerine mazhardır. Ve ittifaken insanlık âlemi içindeki en meşhur ve mümtaz bir şahsiyettir. Tebliğ ettiği ve tercümanı olduğu Kur’an-ı Hakîm’in tasdikiyle, en mükemmel bir insan-ı kâmil ve bir mürşid-i ekmeldir.
İşte böyle bir zatın sünnet-i seniyesine elden geldiği kadar tabi olmaya çalışmak lazımken ve bu ayetin ifadesiyle açıkça zikredilmişken o zatın sünnet-i seniyesini takdir etmeyip yalanlamak veya kabul etmemek ve bunu da Kur’an bize yeter perdesine sığınarak yapmak nasıl bir dalalettir sizler kıyas ediniz. Allah o zat için sizin için en güzel örnek deyip onun sünnetine tabi olmayı beyan ederken onun sünnetinden yüz çevirenler acaba kendilerine kimi örnek almaktadırlar?
Hem ayet sözü burada bitirmemekte ve şöyle devam etmektedir. “Allah’ın resulünü ancak, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler kendilerine örnek yapar.” Öyleyse, Peygamberin örnek hayatını kendilerine örnek yapmayanlar Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı ummayanlar ve Allah’ı çok zikretmeyenlerdir.
“Ben müslümanım” diyen herkes, hangi devirde yaşarsa yaşasın “Resûlullah’a itaat edin” âyetinin gereğini yerine getirebilmek için Allah’ın Resulünde sizler için güzel bir örnek vardır diyerek takdim ettiği Peygamber Efendimizi örnek almalıdır. Şayet Hadis ve Sünnet devre dışı bırakılırsa, onun vefatından sonra gelen ümmeti Resûlullah’ı nasıl örnek alacaktır.
Hem Kur’an–ı Kerîm tafsilat kitabı değildir. Sünnet, Kur’an’ı açıklar ve mücmel olarak geçen hususları tafsil eder. Kur’an’da emirler ve nehiyler teorik olarak mevcuttur; ama pratikte, uygulamada nasıl olacağı, Resûlullah’tan öğrenilecektir. Tabir caizse, Kur’an sadece ana caddeleri göstermiş, ara yollar Sünnetle belirlenmiştir.
Hadis inkârcılarının iddia ettiği gibi, eğer sadece Kur’an yetseydi, ayrıca bir de elçi göndermeye ne gerek vardı? Allahu Teâlâ Kur’an’ı indirir ve: “Ey insanlar! İşte size Kur’an gönderdim; okuyun ve nasıl anlıyorsanız, öylece amel edin.” buyururdu. Peki, bu durumda dünyadaki müslümanlar adedince din anlayışı meydana çıkmaz mıydı?
O halde Hadis ve Sünnet olmadan Kur’an Müslümanlığı olamaz, çünkü Kur’an Resulullahı bizlere en güzel örnek olarak göstermiş ve ona itaat etmeyi emretmiştir.
Kur’an’ın hangi emri nasıl yerine getirilecek, hangi nehiyden nasıl içtinap edilecekse, Efendimiz bunu bizzat yaşayarak göstermiş ve ayetin ifadesiyle bizler için en güzel örnek olmuştur. Hiç şüphesiz o, Kur’an’ı en iyi anlayan ve en mükemmel şekilde hayata geçirip tatbikat sahasına koyandır. Yani Efendimiz s.av., Kur’an’ın canlı bir tefsiri ve yaşayan bir İslâm’dır.
Şimdi, Sünnet ve Hadis’i kabul etmeyip, “Kur’an bize yeter” demek, aslında Kur’an’ın daha iyi anlaşılmasını istememektir. Hatta bundan da öte, ilâhî vahyin anlaşılmasına mâni olmaya çalışmaktır. Çünkü Kuran’ı hevalarına göre izah edebilmelerinin önündeki tek engel Efendimiz s.a.v. in sözlerdir. Onun için ilk önce mezhep imamlarına saldıran bu zihniyet, daha sonra sahabeyi kiram hzlerine saldırmış ve en sonunda Peygamber efendimiz sav’in o nurlu sözlerini reddetme hadsizliğini göstermiştir.
Artık, yapılmak isteneni görün nasıl bir tezgah kurduklarını anlayın. Sünnet; İslâm’ı anlamak, kavramak ve yaşamak hususunda en doğru ölçü ve yorumdur. Allah’tan gelen vahyi almak için nasıl peygambere ihtiyaç varsa, Kur’an’ı anlamak için de Peygamber’in sünnetine öylece ihtiyaç vardır. Şimdi Sizler Rabbimizin “Allah’ın Resulünde sizler için güzel bir örnek vardır diyerek” takdim ettiği Peygamber Efendimiz s.a.v i böyle mi örnek alıyorsunuz? Onun hadislerini inkâr ederek ona söz hakkı tanımayarak ne yapmak istediğinizi azıcık basiret ve feraset sahibi olan herkes anladı. Artık sizde şunu anlayın ki bu din, Kur’an ve Sünnet çerçevesinde asırları aşıp bugüne dek nasıl sapasağlam geldiyse, kıyamete kadar da böylece devam edecektir.