Sevilmeye lâyık olan kim?
Muhabbetin sebebi vücudu üçtür. Yani bir şey şu üç şey veya bu üç şeyden biri için sevilir. Bunlar da cemal (güzellik), kemâl (yani kemalâta dair hasletler) veya ihsandır.
Mesela biz bir şeyi çok güzel olduğu için severiz. Onun güzelliği bizim muhabbetimizi, sevgimizi celp eder. Güzellik ziyadeleştikçe, muhabbet ziyadeleşir.
Veya, dürüst, tevazu sahibi, güzel ahlak gibi hasletlerden dolayı kemal sahibidir. Ondaki bu kemalât arttıkça muhabbet de artar.
Veyahutda çok cömerttir, bol bol ihsanda bulunur. Bunun için muhabbet duyarız. Bu bize karşı olan ihsan ve cömertlik arttıkça muhabbet de ziyade olur.
Madem biz güzeli severiz. Peki bu güzellere bu güzelliği kendileri mi taktı? Hayır. Güzellik güzelden gelir. Bütün güzellikler nihayetsiz cemal sahibi olan Zatı zül cemal’in milyonlar perdelerden geçmiş gölgelerinin gölgeleri bile değildir. Evet biz aslını görmeden müsvetteye vurulmuşuz.
Madem biz kemalât sahiplerini severiz. Peki bu kemalât sahiplerine bu kemalât nerden geliyor. Kemal, kemâlden gelir. Bütün kemalât, kemal sıfatlarla sıfatlanmış olan zatı zülkemalin isimlerinin, sıfatlarının birer tecellisidir. O halde en çok muhabbete layık olan da o değil midir?
Madem biz, bize ihsanda bulunanı severiz. Öyleyse, nihayetsiz ihsanat ve lütfun hakiki sahibi olan, bize verdiği nimetleri saymaya kalksak sayamayacağımız O Mün-im-i hakikiyi sevmek gerekmez mi? Biz denizi görmeden, damlada boğulmuşuz.