İyilikler Allah’a , şerler ise kula aittir
Bir temsil ile bu meseleyi anlamaya çalışalım.
Bir padişah memurlarından birisine yeteri miktarda altın vererek bir cami yapmasını istediğini farz edelim. Bu memur kendine verilen sermaye ile Süleymaniye gibi muhteşem bir cami yapsa “bu camiyi ben yaptım” diyebilir mi? Elbette diyemez. Çünkü caminin masrafından kullanılan altınlar onun malı değildir, o sadece verilen altınları uygun yerde kullanmak için tutulan bir memurdur.
Fakat o memur, padişahın emrini dinlemese ve aldığı altınlarla meyhane açsa bu sefer o mesuldür. Çünkü o altınlar ona meyhane açması için verilmemişti. O emanete hıyanet etti. Cezasını da çekecek.
Misâlimizdeki sultan Allah’u Tealadır. Altın ise başta göz, kulak, akıl gibi latifeler olarak bize verilen sermayedir. Biz bu sermaye ile hayır işlediğimizde “bunu ben yaptım” diyerek sahip çıkamayız.
Mesela Kur’an-ı ezberlediğinizi farzedelim, Kur’an-ı okuduğunuz dili size Allah verdi, baktığınız gözü Allah verdi, Kur’an ezberleme şevkini Allah verdi, Kur’an’ı yazdığınız hafıza da Allah’ın…
O halde biz ne hakla bu fiile sahiplik iddia edebiliriz.
Ama eğer bu gözle harama bakarsak, haramı ezberlersek, haramı okursak o halde mesul biz oluruz.