Dünya tarlası
Bir çiftçi tarlayı ektiği zaman hemen mahsul alamaz. Çünkü o mahsulu almak zaman ister, emek ister, zahmet ister. Artık hasat zamanı gelince uğraşının ve emeğinin karşılığını alır. Emeğin karşılığını almak lezzetlidir. Fakat her hasatta bir pişmanlık duyar. Keşke biraz daha çok ekseydim, şimdi daha çok biçerdim diye. Hiçbir şey ekmeyenler ise ellerine hiçbir şey geçmediği ve o baharı boşa geçirdikleri için nedâmetleri daha fazladır. Onlar ise ekmek için bir daha ki baharı beklerler.
Evet bizler dünya tarlasında, birer çiftçiyiz. Bu tarlaya iman tohumu atıp onu sünnet-i seniye toprağında sürüp, Kur’an güneşinde ısıtıp, ibadet ve salih amel suyuyla sulamalıyız. Tâki iman tohumu filizlenip yeşersin. Tabi o tohumun semerelerini yani yaptığımız ibadetlerin karşılığını bu dünyada beklemek demek, tohumu tarlaya atar atmaz hasat zamanı gelmeden mahsul beklemek demektir.
Evet hasat zamanı ise ahirettir. Ki mahsuller, semereler orada verilecektir. Ve herkes pişman olacaktır. Çok ekenler niye daha çok, az ekenler niye az, hiç ekmeyenler ise niçin ekmedik diye. Ne yazık ki artık pişmanlık fayda vermeyecektir. Çünkü insan şu dünya tarlasına bir defa gönderilir. Artık onun ne bir tarlası ne de bir baharı vardır. Hele hele o tarlaya iman tohumu yerine küfür tohumu ekenlerin pişmanlığı ise nihayetsiz olacaktır.
Evet dünya tarlasına iman tohumunu ekersen, cennette senin için tuba ağacı olur ki meyvelerini yersin.
Yok eğer küfür tohumu ekersen cehennemde zakkum gibi semereleri olur ki onu yersin. Seçim senin elinde.
Unutma hergün bir bahar hükmünde geçip gidiyor.
Ve, şu dünya tarlasına bir daha gönderilmeyeceksin.