İmtihanı nasıl kaybediyorlar
Cenâb-ı Hak, bu dünyayı kudsî sıfatlarına ve esmâ-i hüsnâsına bir tecelligâh kılmış ve insanın hayat-ı ebediyyesi için bir çiftlik ve istidatlarının inkişafı için de bir imtihan meydanı yapmıştır.
Dünyanın bu mahiyetinden gaflet eden insanlar, onun fâni ve aldatıcı yüzüne âşık olurlar.
Ebedî hayat için verilen akıl ve kalplerini, istidat ve kabiliyetlerini onun geçici zevklerine sarf ederler.
Kendilerine teveccüh eden enfüsî ve afakî nimetlerin, sadece nefislerinin tatmini için verildiğini vehmederler.
Rıza-i İlâhî yerine insanların teveccühüne itibar ederler.
Uhrevî mertebeler yerine, dünyevî makamları arar, onlara talip olurlar.
Aşırı zevk ve sefahat ile muhakeme güçlerini ve müstakim düşünme kabiliyetlerini zayi ederler.
Gitgide bu hayat tarzlarını bir dava haline getirirler.
Uhrevî ve manevî meselelere önce lakayt ve bigâne kalır, daha sonra bunlara cephe alma vaziyetine girerler.
Neticede İlâhî ve Rabbanî hakikatlere karşı idrakleri kısırlaşır, muhakemeleri sathîleşir. Şeytandan gelen vesveseleri ve kendilerine telkin edilen hurafe fikirleri muhakeme etmekten aciz kalırlar; hakikatsiz vehimlere çabuk aldanırlar.
Yazar: Mehmed Kırkıncı