Nefis
Nefis, insanın tam önünde, ilerlemesine engel, dikenli, çok esnek, kökü çok sağlam bir dal gibidir, insan onu geriye doğru iter ve kurtulmaya çalışır. Kendinden uzaklaştırdıkça manevi makamı artar. Zanneder ki kurtuldum ve bıraktığı anda dikenleriyle suratını ve vücudunu parçalar, şefkat tokatları yer.
İnsan nefsini kendinden ne kadar uzaklaştırırsa, bıraktığında darbesi o kadar sert olur. Kırılması da çok zordur bu dalın. Çünkü esnektir. Ta ki üzerine basıp, kırıp geçinceye kadar zararı hazır, gerilmiş bir ok gibi sinsi sinsi bekler. Onu ya kırmak lâzımdır, kıramazsak bile manevi liderlerden birine tutturmak lâzımdır ki bir daha salınmasın. En ufak bir dengesizlikte harekete
geçer.
Ancak kırıldığında artık nefs-i mutmainne olmuştur. Tamama ermiştir. Artık bırakılabilir, eline alabilir, dikenlerini de temizledikten sonra düşmanlarına karşı Allah-u Teâlâ’nın vermiş olduğu bir koruma kalkanı gibi kullanabilir.
Ama sakın kolay zannetme! Nice erler, bu yolda dikenli nefis dalının şamarını suratlarında bulmuşlar da bir daha toparlanamamışlar. Allah-u Teâlâ korusun…
Allah-u Teâlâ, izniyle bu dalı kıran ve oyuncak gibi oynayan Abdülkadir Geylani (k.s) Hazretleri’nin hürmetine bize o dalı kırmayı, kıramasak bile sağlam bir iple sağlam bir dayanağa
bağlamayı nasip etsin.