Kelâm-ı ilahi
Bir insan bir emir vermek veya yasak etmek istese, önce bunları zihninden düşünür, dimağında hazırlar. Zihnindeki bu manâlara kelam-ı nefsi denir.
Bu manâlara Türkçe, Arapça, Farsça denilmez.
Bu manâları anlatan söze ise kelam-ı lafzi denir. Kelam-ı lafzi çeşitli dillerde olabilir. Bu izahtan anlaşılıyor ki, kelam-ı nefsi diğer sıfatlar gibi değişmez, basit, ayrı bir sıfattır. Allah’ın kelamı hiç susması olmayan, mahlûk (yaratılmış) olmayan ve zatı ile kaim bulunan ezeli ve ebedi bir kelamdır.
Arapça söylenirse Kur’an olur, İbranice söylenince Tevrat olur. Harfli olup, yazılan ve işitilen kelam ise kelam-ı lafzidir. Bu kelam-ı lafzi, kelam-ı nefsiyi gösterdiği için buna da kelam-ı ilahi demek caizdir.
Kelam-ı nefsinin mahlûk değil, ezeli olduğunda alimler ittifak etmişlerdir.
Kelam-ı lafzi ise hadisdir, sonradan yaratılmıştır. O halde, kelam-ı lafzi Allah’ın kelamıdır demek; Allah onun yaratıcısı ve halikidir demektir.
Kelam-ı nefsi Allah’ın kelamıdır demek ise; Allah’ın bir sıfatıdır demektir.