Deve
Bütün mevcudatı bir kenara bırakalım da sadece deveye bakalım;
Devenin hörgücü depo gibidir. Günlerce oradaki rızıkla idare edebilir.
Ayakları geniştir. Kumda batmadan koşabilir.
Göz kapaklarındaki kirpikleri ağ gibidir. En şiddetli kum fırtınalarında bile gözleri ince kumla dolmaz.
Burnu öyle bir şekilde yaratılmıştır ki en korkunç fırtınalarda bile rahatça nefes alabilir.
Üst dudağı yarıktır. Bu da dikenli çöl bitkilerini kolayca yemesini sağlar.
Devenin vücudunda hadsiz şekiller ve imkanlar düşünülebilir iken hayatının devamı için en mükemmel şekli vermek tercih edici, tahsis edici bir zatın vücudunu ispat etmez mi?
Mesela, devenin bütün özellikleri olmakla birlikte, sadece ayakları atın ayakları gibi olsaydı çölde 1 km. bile gidemezdi. O zaman diğer özelliklerinin bir önemi kalır mıydı? Veya gözü ağlı olmasaydı fırtınalarda tek bir adım bile atamazdı. Dudakları yarık olmasa dikenli bitkileri yiyemezdi.
Görüldüğü gibi deveye en mükemmel hususiyetler verilmiştir. Hadsiz imkanlar içinde en güzel sureti, en mükemmel vücudu, en layık sıfatları vermek ise Cenab-ı Hakkın vücub-u vücudunu ispat eder.