Kur’an felsefeye düşman değil
Felsefe; Maddeyi ve hayatı ve bunların çeşitli tezahürlerini ve sebeplerini gaye cihetinden inceleyen fikri çalışma ve bu çalışmaların neticesidir.
Misâl olarak biyolojiyi ele alalım; Biyoloji adı üstünde canlılar bilimi demektir. Canlılar alemini, yani hayatı incelemelerine temel yapmıştır. En küçük canlıdan en büyük balinaya kadar nice mahlûkun hayatını anlatır. Canlılar aleminde her an trilyonlarcası yaşanan ölümlerin sırlarını açığa çıkartır. Biyoloji bütün bunları hikmet dairesinde anlatarak hayat vereni sessizce kulağımıza fısıldar. Hayat vereni yani muhyiyi, ölümü vereni yani mümiti.
İşte kimileri biyoloji ile Allah’ın isimlerini, sıfatlarını, fiillerini tanırken, kimileri de bu bilgileri, isimlerin sahibi olan Allah’ı inkâr etmeğe alet eder.
Kur’an biyolojiye düşman değil, bilakis biyolojiyi kendi inkârına alet eden biyoloğa düşmandır.
Halbuki biyoloji ve hakiki felsefe Kur’an’a hizmetkârdır. Kur’an’da işareten, remzen, delaleten, imaen zikredilen hakikatlerin anlaşılmasına bir alettir.
Evet, Kur’an’ın düşman olduğu felsefe de olayların izahı, sebeplerin etkenliği kabul edilerek yapılır. Yaratıcının iradesi nazara alınmaz. Bu gruptaki bilim adamlarının halini isterseniz bir misâl ile anlayalım;
Bu gruptaki bilim adamlarının önüne bir sandalye koysak, inkârcı bilim adamı sandalyeyi ölçer, tartar, şeklini anlamaya çalışır. Parçaların birbirine karşı konumlarını, her bir parçanın ölçeklerini, sandalyenin nasıl bir maddeden yapıldığına varıncaya kadar anlatır. Ve sıra sandalyenin ustasına gelince, söyleyecekleri biter. Ustası aklına bile gelmez.
İşte Kur’an bu bilim adamına düşmandır.