Tefekkür Damlaları

Sanat, sanatkarsız olamaz.

Bir odaya biraz tahta, bir keser ve bir miktar çivi koysak ve onları bin sene baş başa bıraksak, acaba bu müddet zarfında bir masanın oluşması mümkün müdür?

Elbette değil.

Sebebi ise şudur: Masanın sanatkârında bulunması lâzım gelen sıfatların keser, tahta ve çivilerde bulunmamasıdır.

Mesela, masanın ustasının hayat sahibi olması lâzımdır. Zira hayatı olmayanın, bir eseri vücuda getirmesi mümkün değildir. Ölü bir insanın kitap yazdığını şimdiye kadar kimse iddia etmemiştir.

Hem sanatkârın ilim sahibi olması da lâzımdır. Marangozluk ilmini bilemeyen, bir masayı yapamaz. Ayrıca kudret sahibi olması da lâzımdır. Zira sanatkârın hayatı olsa, ilmide bulunsa fakat kuvveti bulunmasa, mesela, felçli olsa, yine masanın var olması mümkün değildir.

Mezkûr sıfatlardan başka, irade sıfatının da sanatkârda bulunması lâzımdır. Çünkü masa yok iken var olmuştur. O halde, onun varlığını yokluğuna tercih eden irade sahibi bir sanatkârın olması zaruridir.

Sözün özü, sanatla yapılmış bir masa, hayat sahibi, ilim sahibi, kudret sahibi ve irade sahibi bir sanatkârın varlığını ispat eder. Bu sıfatları taşımayanın masaya sanatkâr olabilmesi mümkün değildir. Hâlbuki ne tahta, ne keser, ne de çiviler bu sıfatlara sahip değildirler. Öyle ise bin sene değil, milyon sene geçse, dışarıdan bir sanatkâr gelmedikçe bir masanın vücuda gelmesi mümkün değildir.

İşte, kâinattaki her şey böyle harika bir sanat eseridir. Bir sineğin kanadı dahi misalimizdeki masadan daha sanatlıdır. Elbette, bu harika sanat eserlerinin hayatsız, ilimsiz, kudretsiz, iradesiz sebeplerden teşekkülü mümkün değildir.

Hâlbuki maddeperestlerin şu mahlûkata fail olarak gösterdikleri hava, toprak, su ve ateş gibi sebepler bu sıfatlardan yoksundur. O halde kâinat tezgâhında dokunan şu sanatlı eserlerin sanatkârı, nihayetsiz ilim, kudret, irade ve hayat sahibi olan Allah-u Azimüşşandır.

3 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu