Bir çiğnemlik et parçası
Mü’minun suresi 14. ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:
“Sonra o damlacığı, asılıp tutunana dönüştürdük. Sonra asılıp tutunanı bir çiğnemlik et haline getirdik.”
Kur’an bu ayetiyle, insanın anne karnındaki bazı evrelerine işaret etmektedir.
Ayet-i kerimede işaret edilen birinci evre, damlacığın yani nutfenin “asılıp tutunana” yani alakaya dönme evresidir.
İkinci evre ise, asılıp tutunanın yani alakanın “bir çiğnemlik et” haline dönüşme evresidir.
Bizler bu delilde, ayet-i kerimede geçen “bir çiğnemlik et haline dönüşme” evresini tahlil etmek istiyoruz.
Gerçekten de anne rahmindeki embriyo hem küçük olması, hem de kemiklerin daha ileride oluşacak olmasından ötürü bir çiğnemlik et görünümündedir. Ayrıca ilginçtir ki, embriyo, anne karnında geçirdiği belli bir dönemde üzerinde diş izleri varmış gibi bir şekle sahiptir. Bu sebepten, Kur’an’ın “bir çiğnemlik et” tabiri tam yerinde mucizevî bir ifadedir.
“Bir çiğnemlik et” tabiri Hac suresi 5. ayette, “kısmen belli, kısmen belirsiz bir çiğnemlik et” şeklinde geçmektedir. Gerçekten de bu aşamada embriyo gözle görülecek kadar belli; ancak detayların anlaşılamayacağı kadar belirsiz bir büyüklükte olduğundan, Kur’an’ın “kısmen belli, kısmen belirsiz bir çiğnemlik et” tabiriyle tam bir uyum içindedir.
İnsanın baş, gövde, ayak, iç organlar gibi ayrı vücut bölümlerinden bir kısmı belli olmaya başladığı; bir kısmı ise belli olmadığı için, bu aşamaya “kısmen belirli, kısmen belirsiz” tabirinin kullanılması çok uygundur.
Prof. Dr. Keith L. Moore, Kur’an’da “bir çiğnemlik et” diye bahsedilen dönem hakkında şunları söylemektedir:
“Söz konusu ayetlerin ne demek istediğini bu dönemdeki embriyoyu incelediğimiz zaman hayretle öğrendik. Çünkü embriyo 28 günlükken üzerinde tesbihimsi bir yapı meydana geliyor ve bunlar görünüş olarak aynı diş izlerine benziyordu. Bu dönemdeki embriyonun plastikten bir modelini yaptık ve onu çiğneyerek üzerinde diş izlerimizi bıraktık. Ortaya çıkan manzara, incelediğimiz aşamadaki embriyoya olağanüstü derecede benziyor ve Kur’an’ın insan embriyosundan neden bir çiğnemlik et olarak bahsettiğini çok güzel açıklıyordu.”
Şimdi, bu delilden çıkan neticeyi tahlil edelim ve şu sorunun cevabını bulmaya çalışalım:
Son yıllarda tıbbın gelişimiyle ancak keşfedilebilen, insan embriyosunun anne karnında, bir evrede aynı çiğnemlik ete benzemesi gerçeğini Kur’an’ın 1400 sene önce haber vermesini nasıl izah edebiliriz?
İki ihtimalden başka bir ihtimal yoktur.
Ya bu Kur’an, insanı yaratan ve anne rahminde onu bir çiğnemlik et şekline sokan zatın yani Allah’ın kitabıdır.
Ya da okuma-yazma bilmeyen Hz. Muhammed (s.a.v.) bu gerçeği tek başına keşfetmiş ve -hâşâ yüz bin defa hâşâ- bunu kitabında yazmıştır.
Bu ikinci şıkkı kabul etmek hiçbir akıl sahibi için mümkün değildir.
O halde Kur’an insana hayrete düşüren mucizevi ayetlerinin beyanıyla Allah’ın ezeli kelamı, Hz. Muhammed (s.a.v.) ise onun resulüdür.