Allah'ın İsimleri

El-Basir

El- Basir: Her şeyi gören demektir. Evet, Allah Basir’dir. Her şeyi görür. Hiçbir şey ondan gizlenemez ve saklanamaz. Bütün eşya her an O’nun şuhud dairesindedir. Nasıl ki, güneşe karşı perdesiz eşya, güneşin şuasından gizlenemez ve saklanamaz. Güneş, ışığı ile onları ihata eder. Aynen öyle de hiçbir eşya da Cenab-ı Hakk’ın görüşünden gizlenemez ve saklanamaz. Cenab-ı Hak bütün eşyayı tek bir eşya gibi görür; bir görüş, başka bir görüşe mâni olmaz.

Allah-u Teâlâ’nın Basir sıfatını tam manasıyla idrak etmek mümkün değildir. Şöyle ki: Basir isminin küçük bir tecellisi insanda da mevcuttur. İnsan bu sıfatın kendindeki tecellisi sayesinde âlemi ve içindeki eşyayı görür. Ancak insanın görme sıfatı sınırlıdır. Mesela duvarı görür, ama arkasını göremez. Şu kadar metredeki eşyayı görür, ama daha ötesini göremez. Önünü görür, ama arkasını göremez. Birisini görürken diğerini göremez. Hâlbuki Allah-u Teâlâ bütün eşyayı aynı anda görür. Birisini görmesi başkasını görmesine mâni olmaz. Zerrelerden şemslere, papatyalardan galaksilere, denizlerin dibindeki balıklardan semavâtın kandillerine kadar her eşyayı aynı anda görür ve müşahade eder. Elbette böyle azametli bir görme sıfatını insanın kasır fehmiyle idrak etmesi mümkün değildir. Bizler Allah-u Teâlâ’nın Basar sıfatıyla mevsuf olduğunu kabul ederiz, buna inanırız. Ancak bu sıfatın künhünü idrak edemeyiz.

Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna şu âlem şehadet etmektedir. Şöyle ki: Her bir mevcut intizamlı ve sanatlı vücuduyla Allah’ın Basir olduğuna şehadet eder ve duymasını bilenlere âdeta şöyle der: Ey insan, bana bak ve beni oku! Bak, nasıl intizamla yaratılmışım. Ve nasıl harikulade bir sanatım var. Bak, her azamda bir denge söz konusu. Bu intizamın ve dengenin keşfi için bütün ilimler seferber olmuş. Elbette beni böyle yaratabilmek için yaratanımın beni görmesi gerekir. Beni görmeli ki, böyle intizamlı ve sanatlı bir şekilde beni yaratabilsin. Görmeyen, bu intizam ve sanata sahip olamaz. İşte her bir varlık kendindeki intizam ve sanatın lisan-ı hâliyle Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna şehadet eder.

Yine rızıkların mükemmel bir şekilde yaratılması ve tam vaktinde muhtaçlara verilmesi Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna bir delildir. Zira rızkı ihtiyaç sahibine en münasip bir vakitte yetiştirmek ve o rızkı onun vücuduna uygun olarak yaratmak ancak görmek ile mümkündür. Görmeyen, bu hikmetli fiile fail olamaz. Demek, bu hikmetli fiilin sahibi ancak bütün eşyayı aynı anda görebilen bir zat olabilir.

Yine atomlardan tutun yıldızların hareketlerine kadar şu âlemdeki umumi intizam Allah-u Teâlâ’nın Basir olduğuna bir delildir. Zira böyle bir intizam ancak bütün kâinat şuhudunda ve görüşünde olan bir zat tarafından idare edilebilir. Bütün kâinatı aynı anda göremeyen, bu intizamı tesis edemez ve devam ettiremez. Demek, şu âlemdeki intizam da lisan-ı hâliyle Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna şehadet etmektedir.

Mahlûkların intizamlı ve sanatlı vücutları, rızıkların yaratılması ve ihtiyaç sahiplerine vakt-i münasipte yetiştirilmesi ve şu âlemdeki intizam, Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna şehadet ettikleri gibi, varlıkların nakış nakış dokunması, birbirleriyle hikmetli münasebetleri, yaratılışlarındaki kolaylık ve suretlerinin farklılığı gibi daha birçok cihetler yine Cenab-ı Hakk’ın Basir olduğuna şehadet etmektedir.

Dilerseniz şimdi Kur’an’a kulak verelim ve Basir ism-i şerifinin anlatıldığı bazı ayetlere dikkat kesilelim:

Hangi işi yaparsanız yapın, Kur’ân’dan ne okursanız okuyun, ne işte çalışırsanız çalışın, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken biz sizin üzerinizde şahidiz. Ne yerde ne de gökte zerre kadar hiç bir şey Rabbinden saklanamaz. (Yunus; 61)

İnkâr edenler: “Bize o kıyamet saati gelmez.” dediler. De ki: “Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbim hakkı için kıyamet size mutlaka gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey ondan gizlenemez. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa hepsi muhakkak açık bir kitaptadır.” (Sebe; 3)

Göklerde ve yerde olanları Allah’ın bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O’dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O’dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir. (Mücadele; 7)

Bu ism-i şeriften hissemiz şu olmalıdır: Madem Allah-u Teâlâ Basir’dir ve her şeyi görür; elbette bizi de görür ve her hareketimizi müşahede eder. Hiçbir hâlimiz O’ndan gizlenemez. Madem O bizi görür, o hâlde biz de Rabbimize karşı hayâ ve edep içinde olmalıyız. O’nun görmekten razı olmadığı amel ve hareketleri O’na göstermemeli, yani o çirkin amelleri işlememeliyiz. Küçük bir çocuğun yanında bile işlemekten hayâ ettiğimiz amelleri Allah-u Teâlâ bizi görürken O’nun huzurunda işlemekten kaçınmalıyız.

Ey Rabbimiz! Sen kelamımızı işitiyorsun, hâlimizi görüyorsun, hiçbir işimiz senden gizlenemez. Biz senin fakir, muhtaç, günahkâr, asi ve nefsine zulmetmiş kullarınız. Bizleri bağışla ve bizlerde gördüğün çirkin hâlleri ihsanınla ve kereminle affet.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu