El Halim
Günahkârları cezalandırmaya ve hepsini kahretmeye gücü yettiği halde; onlar hakkında yumuşak davranan ve cezalarını hemen vermeyip tehir edendir. Cenab-ı Hak bu manalarla El-Halim’dir. Kendine isyan edenleri hemen yakalamaz. Onlara tövbe etmeleri için mühlet verir, zaman tanır. Bütün günahkârları bir anda cezalandırmaya gücü yettiği halde onlara ceza vermez ve hemen yakalamaz.
Şu noktaya dikkat çekmek istiyoruz ki: Suçluyu cezalandırmaya gücü yetmeyene Halim denmez. Nice acizler vardır ki, eğer ellerinde bir kudret olsaydı taş üstünde taş bırakmazlardı. Onların, acizlikleri sebebiyle ceza vermemeleri halimiyet değildir. Halim, gücü yettiği halde ceza vermeyendir. Allah-u Teâlâ bu manayla el-Halim’dir. Gücü yettiği ve bir emri ile yıldızları sapan taşı gibi çevirdiği halde, kendine isyan edenlere hemen ceza vermez ve onları hemen yakalamaz. Tövbe etmeleri için onlara mühlet verir.
Bu ism-i şerife Kur’an-ı Kerim’de şöyle işaret edilmiştir: “Eğer Allah insanları yaptıkları günahlar yüzünden hemen yakalayıverseydi yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı. Lakin onları belli bir müddete kadar geciktiriyor.” (Fatır 45)
Hakikat de bu ayetin işaret ettiği gibidir. Eğer Allah-u Teâlâ her günah işleyeni hemen yakalayıp ceza verseydi âlemde kimse kalmazdı. Lakin O, kullarına hilm ve ikramla muamele eder. Düşmanlarının rızkını bile ayaklarına gönderir. Has kullarına ikram ederken, Firavunların sofrasından da nimetlerini eksik etmez. Bütün bunları, insanların yaptığı hataları ve işledikleri günahları görürken ve onlara ceza vermeye gücü yeterken yapar.
O öyle bir Halim’dir ki, kusurların üzerine perde çeker. Günahkârları affeder. Tövbe edenleri bağışlar. Affı azabını, rahmeti gazabını geçmiştir. Asilerin sığınağı, korkanların umudu, günahkârların kurtarıcısıdır. Suçu sebebiyle suçluyu hemen azarlamaz. Her çirkin şeyin üzerini örter. Günahlar üzerindeki perdeyi yırtmaz. Affı büyük, mağfireti geniş, rahmeti bol ve halimiyeti güzeldir.
Bu ismi şeriften bizim hissemiz şu olmalıdır:
Evvela bilmeliyiz ki, günahlarımıza hemen ceza verilmemesi, bilinmediğimizden ya da görünmediğimizden değildir. Günahlarımıza hemen ceza verilmemesi, Allah’ın Halim ismi şerifinin üzerimizdeki tecellisi sebebiyledir. Yoksa zannetmeyelim ki, -hâşâ- Allah bizi görmüyor, isyanımıza öfkelenmiyor; günahlarımız kaydedilmiyor, isyanımız cezasız kalacak…
Hâşa yüzbin kere hâşa… O bizi biliyor. Bize şah damarımızdan daha yakındır. Lakin mühlet veriyor, hemen yakalamıyor; çünkü Halim’dir. Hilm ile muamele etmek O’nun şanındandır. Fakat gün gelir, artık o hilmin tecellisine liyakatımızı kaybederiz. İşte o zaman Halim isminin tecellisine mukabil, Aziz ismiyle, Celil ismiyle, Kahhar ismiyle bize muamele eder.
Ya Rab, bu isimlerinin tecellisinden sana sığınıyoruz. Gazabından rızana, azabından affına, senden yine sana sığınırız. Bize her daim El-Halim isminle muamele et. Kusurumuzu affet, yüzümüze vurma, günahlarımız sebebiyle bizi yakalama, isyanlarımız sebebiyle bizi mahcup ve rezil etme!
Bu ismi şeriften 2. hissemiz de şu olmalıdır: Nasıl ki Cenab-ı hak Halim’dir ve bize hilmle muamele ediyor. Kusurumuz sebebiyle bizi hemen yakalamıyor ve isyanımızı hemen yüzümüze vurmuyor. Biz de bu ismin ahlakıyla ahlaklanmalı ve bize karşı kusur edenlere hilmle muamele etmeliyiz. Onların kusurlarını örtmeli, ayıplarını görmemeli, onlara mühlet vermeli; gurur ve kibirden sakınmalıyız.
Cenab-ı Hak bizleri ve sizleri, bu ismi- şerifin ahlakıyla ahlaklanmış kulları zümresine dâhil etsin. Hem bu dünyada hem de ahirette bizlere bu ismi-i şerifiyle muamele buyursun Âmin!