Miraç, Allah’ın gökte olduğu manasına mı gelir?
“Allah’ın Arş’a istivası” isimli eserimizin, 15. dersindeyiz. Bu dersimizde, şu sorunun cevabını vereceğiz: Peygamberimiz (asm) miraçta göklere çıkmış ve Allah’ı görmüştür. Bu, Allah’ın gökte olduğunu ispat etmez mi?
Cevaben deriz ki: Soru sahibi miracı şöyle zannediyor: Allah gökte, ve Efendimiz (asm) gökyüzüne Allah’ı görmeye gitti… Bu zan yanlıştır. Evet, Efendimiz (asm) Allah’ı görmüştür; ancak miraç, sadece Allah’ı görmek için yapılan bir seyahat değildir. Miracın sebebi şudur: Allah-u Teala; kudretini ve azametini, haşmetini ve kibriyasını, izzetini ve celalini, rahmetini ve cemalini göstermek için, Efendimiz (asm)’a bu seyahati yaptırmış; kudretinin eserlerini O’na temaşa ettirmiştir. Ta bize dönüp, o kudreti ve azameti tarif etsin; o haşmeti ve kibriyayı bildirsin; o izzeti ve celali tavsif etsin; ve o rahmeti ve cemali ilan etsin. Bununla da bizleri, ibadete ve itaate sevk etsin.
Miracın bunlar gibi çok hikmetleri vardır ki, Üstad Bediüzzaman hazretleri, bu hikmetleri, 31. Söz namıyla meşhur “Miraç Risalesinde” izah etmiştir. Orada beyan edilen bütün hikmetleri, bir derste anlatmak mümkün değildir. Belki bir nebze anlatmak için, 20-30 derse ihtiyaç vardır. Miracın manasını ve hikmetini merak edenleri, ilgili esere havale ediyoruz.
Efendimiz (asm), bu gibi hikmetler için gökyüzüne çıkartıldığında, Cenab-ı Hak O’na orada tecelli etmiştir. Allah’ın semada Efendimize tecelli etmesi farklıdır, Allah’ın semada olması farklıdır. Meseleyi bir ayetle izah ettiğimizde, daha iyi anlaşılacaktır:
Kur’an’ın beyanıyla, Hz. Musa Allah’ı görmek istemiştir. Cenab-ı Hak Hz. Musa’nın bu isteğine cevaben: “Benim tecelli ettiğim dağ yerinde durabilirse sen de beni görebilirsin.” (Araf 143) buyurmuş; ve zatının görülmesini, dağın yerinde durabilme şartına bağlamıştır. Daha sonra Allah-u Teala dağa tecelli etmiş, ve dağ paramparça olmuştur. Bu manayı Kur’an şöyle beyan eder: فَلَمَّا تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا Rabbi dağa tecelli edince onu paramparça etti.
Ayet-i kerimede beyan edilen, Allah’ın dağa tecelli etmesi, bir nevi ru’yet yani görmedir. Dağ bir nevi hayata, görme kabiliyetine nail olmuş, Allah’ı görme şerefine kavuşmuş, fakat bunun azamet-i tesiriyle parçalanmıştır.
Bakın, Allah’ın dağa tecelli etmesi farklıdır, dağda olması farklıdır. Evet, Allah dağa tecelli etmiştir; lakin asla dağda değildir. Allah mekandan münezzehtir.
Aynen bunun gibi, Allah-u Teala, Efendimiz (asm)’a semada tecelli etmiş, ve ru’yetine mazhar kılmıştır. Ancak Allah semada değildir.
Dolayısıyla, Efendimiz (asm)’ın miraçta Allah’ı görmesi, Allah’ın semada olduğunu göstermez. Sadece Allah’ın, Efendimize semada göründüğünü gösterir. Allah cennet ehline de cennette görünecektir. Şimdi Allah cennette mi olacak?… Hayır, haşa ve kella…
Allah’ın mekandan münezzeh olmasını, daha önceki derslerde onlarca delille ispat ettiğimizden, burada bu bahsi açmıyoruz. Bu dersi şu cümle için yaptık: Gökte olmak farklıdır, bir kuluna gökte tecelli etmek farklıdır. Allah gökte değildir. Sadece has bir kuluna, gökte tecelli etmiş, ve ru’yetine mazhar kılmıştır. Dağa tecelli ettiği gibi; ve ehli cennete, cennette tecelli edeceği gibi…
Herhalde mesele anlaşılmıştır. Bir sonraki derste görüşünceye kadar Allah’a emanet olun.