Allah'ın İsimleri

El-Hamîd

EL-HAMÎD: Her yönden methe ve senaya layık olan, övülen ve öven manasındadır. Şimdi hem öven hem de övülen manalarını anlamaya çalışalım…

1- MEDHE VE SENAYA LAYIK OLAN, ÖVÜLEN MANASI

Allah hamîddir. Tüm kemal ve cemal sıfatların sahibi olması, bütün nimet ve ihsanların maliki olması sebebiyle övülen, medih ve sena edilendir. İnsan bu isme karşı Elhamdülillah diyerek Rabb’ini methüsena etmelidir. Zaten hamd Allah’ın kemal sıfatlarını göstermek ve O’nu methüsena etmektir. Dilerseniz şimdi, âlemde hem El-Hamîd isminin tecellilerini görelim hem de Elhamdülillah deyip Rabb’imizi methüsena ederek bu ism-i şerife karşı vazifemizi yapalım.

Âlemde gözüken her fiilde ve her isimde El-Hamîd ismi tüm güzelliğiyle tecelli etmektedir.

Şu âlemde beslenen, rızkı muntazam bir şekilde verilen mahlukları düşünelim. Karıncalardan fillere, balıklardan kuşlara ve yaşayan tüm insanlara kadar, her bir varlık için sofralar kurup kaldıran Allah Hamîd’dir. Sonsuz methe ve senaya layıktır.

Bütün yavrular için annelerin sinelerinde en tatlı ab-ı kevser gibi bir gıdayı yaratan ve onları besleyen, şefkat ve merhamet sahibi olan Allah hamîddir. Ezelden ebede tüm hamdler, övgüler, medihler, senalar ancak O’na aittir.

Zerrelerden güneşlere her şeyi terbiye ve idare eden, onları besleyip ihtiyaçlarını gören, âlemlerin Rabbi olan Allah hamîddir. Sonsuz hamd ve övgüler ancak O’na mahsustur.

Her işinde faydalar gözeten, her şeye menfaatler takan, mahlukatına hikmetli vazifeler gördüren ve hiçbir şeyi abes olarak yaratmayan, hikmet sahibi olan Allah hamîddir.

Hayatın devamı ve bekası O’nun El-Hafîz isminin tecellisiyledir. Bir an bu ismin tecellisi kesilse âlem yokluğa düşer; yıldızlar birbirine çarpar; hayat ölüme, nizam karışıklığa inkılap eder. Bütün mahlûkatını musibetlerden ve belalardan koruyup muhafaza eden Allah hamîddir. Tüm medih ve sena ancak O’nadır.

Allah lütfu bol ve ihsanı çok geniş olandır. Her mahluku ummadığı yerden rızıklandıran, bilmediği yerden ihtiyaçlarını karşılayan, beklemediği yerden iyiliklere ve hayırlara mazhar eden; şu koca Güneş’i bizlere bir lamba ve soba, şu Ay’ı bizlere bir gece lambası ve takvimci ve şu yıldızları Dünya evimize birer kandil yapan; tüm bu lütufların sahibi olan Latîf olan Rabb’imiz hamîddir. Bütün övgüler ancak hamîd olan Allah’adır.

Kudreti sonsuz olan, hiçbir şeyin kudretini âciz edemediği ve kayıt altına alamadığı, kudretine göre büyük-küçük, az-çok bir olan Allah hamîddir. Dünya’mızı Güneş’in etrafında nihayetsiz kolaylıkla döndürdüğü gibi, bütün sema sistemlerini de aynı kolaylıkla itaat ettirir. Sonsuz övgüler medihler ve senalar, kudretinde bir sınır ve nihayet olmayan hamîd olan Allah’adır.

Allah gizli-aşikâr, olmuş-olacak her şeyi bilir. O’nun ilmi zamanla kazanılmaktan müberra ve tecrübe ile inkişaftan münezzehtir. Düşünce ve mütalaa ile tevessü etmekten mukaddestir. Ezelden ebede, yaratılmış ve yaratılacak bütün eşyanın plan ve programları sonsuz ilminde mevcut olan Allah hamîddir.

Her bir varlığın özelliklerini, şeklini, miktarını, mahiyet ve hakikatini ve hangi zamanda varlık sahasına çıkacağını, ezelî iradesi ile tayin ve tespit eden, her şeyin ancak O’nun dilemesiyle vücut bulduğu, iradesini hükümsüz kılacak bir iradenin olmadığı Allah hamîddir.

Bütün varlıkları halk ve icadı ile yokluktan varlık âlemine çıkaran; model, şekil, kalıp, madde, hareket, mekân, zaman ve kanun yokken her şeyi yoktan yaratan Allah hamîddir. Sonsuz hamdler ancak şu âlemin yaratıcısı olan Allah’adır.

Günahları bağışlayıp kusurları örten ve kullarını mağfiret eden, günahları bir anda sevaba dönüştüren, lütfu bol ve ihsanı sınırsız olan Rabb’imiz hamîddir. Ezelden ebede tüm senalar ve hamdler ancak hamîd olan Allah’adır.

Şu kâinatta atomlardan sistemlere, çekirdeklerden ağaçlara, sinek kanadından semavat kandillerine kadar, herşeye hükmeden; hassas, mükemmel ve şaşmaz nizamın, intizamın ve dengenin sahibi olan Allah hamîddir.

Atomlardan galaksilere kadar herşeyin kıyamı, devamı ve bekası Kayyum ismine dayanan; bütün varlıkları Kayyum ismiyle ayakta tutan Allahu Azîmüşşân hamîddir.

Mutlak surette kuvvet ve galebe sahibi olan, Aziz olup mağlup edilmesi mümkün olmayan, yegâne galip olan Allah hamîddir.

Allah bütün kemal sıfatların sahibidir. Mekândan münezzeh, âczden müberra, kusurdan mukaddestir.  Fikirlerin zatının künhünü kavrayamadığı, akılların kendisini idrakten âciz olduğu, Sübhan olan Allah hamîddir. Sonsuz hamd ve sena ancak hamîd olan Allah’adır.

Evet, âlemde gözüken her fiilde ve her isimde Hamîd ismi tüm güzelliğiyle tecelli etmektedir. Bizler Rabb’imize ne kadar hamdetsek, O’nu ne kadar methetsek de O’nu hakkıyla medih ve sena etmekte âczimizi ifade ediyor ve Rasulullah (s.a.v.)’in şu duasıyla sözümüzü tamamlıyoruz: “Allah’ım! Senin gazabından rızana, azabından affına sığınırım. Ben senden sana sığınırım. Ben seni layık olduğun şekilde methüsena edemem. Sen kendini nasıl methüsena etmişsen öylesin.”

2- ÖVEN MANASI

Hamîd isminin diğer manası ise övendir. İmam Matüridi hamîd kelimesinin öven manasına da gelebileceğini söyler. Allah’ın övmesi ise iki manaya gelmektedir:

1- Kendi zatını övmesi.

2- Kullarının güzel fiil ve davranışlarını övmesi.

Sonsuz kemal ve cemalin sahibi olan ve sonsuz övgü ve senaya layık olan Rabb’imiz kendi şanını övmüş ve Kur’an’da kendini bizlere El-Hamîd ismiyle tanıtmıştır. İşte o ayetlerden bazılarına bakalım, hamîd olan Rabb’imizi sonsuz övgü ve sena ile hamdedelim.

  • Hamd, göklerde ve yerde olanların tümü kendisine ait olan Allah’ındır; ahirette de hamd O’nundur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, haber alandır. (Sebe suresi 1. ayet)
  • Şu hâlde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi Allah’ındır. (Casiye suresi 36. ayet)
  • Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Şüphesiz Allah Gani’dir (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayandır), Hamîd’dir (hamd da yalnızca O’na aittir). (Lokman suresi, 26. ayet)
  • Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih eder. Mülk O’nundur, hamd (övgü) de O’nundur. O, herşeye güç yetirendir. (Tegabün suresi 1. ayet)

Allah kendi zatını övmesi cihetiyle hamîd olduğu gibi kullarının övmesi cihetiyle de hamîddir. Allah insanların güzel fiil ve davranışlarını över ve kendilerini mükâfatlandırır. Kur’an bunun örnekleriyle doludur. Birçok peygamber, salih ve müttaki kullar güzel sıfatlarıyla Rabb’imiz tarafından övülerek hamîd isminin öven manasına mazhar olmuşlardır. Bizler şimdi, bu ayetlerden bazılarına bakalım ve o güzel kulların El-Hamîd ismine nasıl mazhar olduklarını görelim:

  • Davud’a Süleyman’ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. (Sad suresi 30. ayet)

Rabb’imiz yine Eyüp (a.s.) için şöyle buyuruyor:

  • Gerçekten biz onu sıkıntılara dayanıklı bulduk. O ne güzel bir kuldu! Allah’a çok yönelen bir kimse idi.(Sad suresi 44. ayet)
  • Müminler içinde, Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir, kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir. (Ahzab suresi 23. ayet)

Nuh (a.s.) için Rabb’imiz şöyle buyuruyor:

  • Hem onun neslini baki kalanlar kıldık. Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir nam bıraktık. Bütün âlemler içinde Nuh’a selam olsun. (Saffat suresi 77-79. ayet)

İbrahim (a.s.)’ı ise şöyle övüyordu:

  • Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İbrahim’e!

İşte biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. (Saffat suresi 108-111. ayet)

  • Muhacirlerin ve Ensarın ilkleri ile onlara güzellikle uyanlar var ya, Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır! Allah, içinden ırmaklar akan cennetleri onlar için sürekli kalacakları şekilde hazırlamıştır. İşte bu büyük bir kurtuluştur. (Tevbe suresi 100. ayet)

Bizler bu ism-i şerifi şu duayla tamamlayalım:

Sen kendi zatını övmekle hamîd olduğun gibi, kullarını övmekle de hamîdsin.

Hamd yalnızca sana mahsustur. Sen her türlü övgüye layıksın. Övgüne layık olacak ameller işlemeyi bizlere nasip et. Âmin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu