Bebeğin rahimdeki üç karanlık devresi
“Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan başka bir yaratılışa geçirerek yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?” (Zümer Suresi: 6)
Kur’an, bebeğin rahimdeki üç karanlık devresine bu ayet-i kerimesiyle dikkat çekmiş ve insanın anne karnında üç aşamalı bir yaratılışla yaratıldığını bildirilmiştir.
Türkçeye “üç karanlık içinde” manasıyla çevrilen Arapça فِي ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ ifadesi, embriyonun gelişimi sırasında bulunduğu üç karanlık bölgeye işaret etmektedir.
Bu bölgeler sırasıyla:
1- Batın duvarı karanlığı
2- Rahim duvarı karanlığı
3- Amniyon zarı karanlığıdır.
Görüldüğü gibi, bugün modern biyoloji, bebeğin embriyolojik gelişiminin ayet-i kerimede bildirildiği şekilde, üç farklı karanlık bölgede gerçekleştiğini ortaya koymuştur.
Ayrıca embriyoloji alanındaki gelişmeler bu bölgelerin de üçer katmandan oluştuğunu göstermiştir.
Ayrıca ayette, insanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede meydana geldiğine işaret edilmektedir. Gerçekten de bugün modern biyoloji, bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişiminin üç farklı devrede gerçekleştiğini de ortaya koymuştur.
Bugün tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan bütün embriyoloji kitaplarında bu konu en temel bilgiler arasında yer alır. Örneğin, embriyoloji hakkında temel başvuru kitaplarından biri olan Basic Human Embryology (Temel İnsan Embriyolojisi) isimli kaynakta bu gerçek şöyle ifade edilmektedir:
Rahimdeki hayat 3 evreden oluşur:
Preembriyonik evre (ilk 2,5 hafta).
Embriyonik evre (8. haftanın sonuna kadar).
Ve Fetal evre (8. haftadan doğuma kadar).
Bu evreler bebeğin farklı gelişim aşamalarını içerir. Anne rahmindeki gelişim ile ilgili bu bilgiler, ancak modern teknolojik aletlerle yapılan gözlemler sayesinde elde edilmiştir.
Ancak görüldüğü gibi bu bilgilere de diğer pek çok bilimsel gerçek gibi mucizevî bir biçimde Kur’an ayetlerinde dikkat çekilmiştir.
İnsanlığın tıbbi konularda hiçbir detaylı bilgiye sahip olmadığı bir dönemde, Kur’an’da bu derece ayrıntılı ve doğru bilgilerin verilmiş olması, elbette Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğunun açık bir delildir.
Bu makamda şu söz ne kadar da güzeldir: “Evet bir bilim adamı bin bir zahmetle bir dağa tırmanmaya başlar. Onun zannınca hiç çıkılmamış bir dağdır bu. Tam dağın tepesine gelir, dağın zirvesine ilk ayak basacak olan adam olmak keyfiyle son hamlesini yapıp zirveye çıktığında orada oturan bir ilahiyatçıyı görür.
Ona sorar: Sen buraya nasıl çıktın?
Ben binler zahmetle ancak ulaşabilmiştim. İlahiyatçı adam tevazu ile cevap verir: Kitabım olan Kur’an basamak oldu. Bir sıçrama ile ulaştım.
elhamdulillah, kuranin mealini okuyarak mucize olup olmadigi anlasilmiyor, cunku ilmimiz arapcamiz saglam ve yeterli degil, buradan mucizeleri okuyup gordukten sonra, kalp mutmain oluyor cok sukur, ama maalesef toplumumuz kurani okumadigi icin anlamadigi icin, islami yasamiyorlar ciddiye almiyorlar..
Histolojinin temel kitabı moore histolojide de kurandaki bu ayete hayretle atıfta bulunulmuştur