“Allah nerededir?” hadisinin tahlili
“Allah’ın Arş’a istivası” isimli eserimizin, 11. dersindeyiz. Bu dersimizde, Selefilerin delil olarak gösterdiği, اَيْنَ اللَّهُ “Allah nerededir?” hadisini tahlil edeceğiz. اَيْنَ اللَّهُ hadisi şöyledir: Efendimiz (asm), bir cariyenin Müslüman olup olmadığını anlamak için, ona, “Allah nerededir?” diye sormuş. Cariye bu soruya cevaben “Allah göktedir.” demiş. Daha sonra Efendimiz (asm) “Ben kimim?” demiş. Cariye: “Sen Allah’ın resulüsün.” deyince, Efendimiz (asm), onun Müslüman olduğuna hükmetmiş.
Selefiler bu hadisi delil gösterip diyorlar ki: Peygamberimiz (asm), cariyenin “Allah göktedir.” sözünü kabul etmiş, ve onun Müslüman olduğuna hükmetmiştir. Demek Allah göktedir… Yine bir kimsenin, Müslüman olup olmadığını anlamak için, kendisine bu soru sorulur. Allah’ın gökte olduğunu söylerse, Müslüman olduğuna hükmedilir.
İşte Selefiler böyle diyorlar… Bu derste, onların bu sözünü kökünden çürütücez. Evvela, Mezkur hadis zayıftır, çünkü hadiste ızdırab vardır. Hadis ıstılahında ızdırab şudur: Hadisin senedi sahih dahi olsa, Bir hadis farklı raviler tarafından nakledilir ve hadisin metninde uyumsuzluk olursa, buna ızdırab denir. Izdırab, hadisin sıhhat derecesini zayıfa düşürür. Şimdi, bu hadisin kaç farklı şekilde rivayet edildiğini görelim:
- rivayeti, biraz evvel zikrettiğimiz haliyle Atâ b. Yesar nakletmiştir. Bu hadiste, Efendimiz (asm) “Allah nerededir?” diye sormuş. Cariye bu soruya cevaben “Allah göktedir.” demiştir.
- rivayet, yine Atâ b. Yesar’dan gelmiştir. Bu rivayette Efendimiz (asm), “Allah nerededir?” dememiş; “Semada kim var?” diye sorarcasına, elini yukarıya kaldırıp işaret buyurmuştur. (ez-Zehebi, el-Uluvv li’l Aliyyi’l Azim, 1/254)
- rivayet, yine Atâ b. Yesar’dan gelmiştir. Bu rivayet şöyledir: Efendimiz (asm) cariyeye, “Allah’tan başka bir ilah olmadığına şahitlik eder misin?” diye sordu. Cariye “Evet” dedi. “Muhammed’in Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna şahitlik eder misin?” diye sordu. Cariye yine “Evet” dedi. (Abdürrezzak, el-Musannaf, 9/195)
Hadis bu şekliyle, Ubeydullah b. Utbe tarafından da nakledilmiştir. (Ebu Davud, Eyman, 16 ; Ahmed İbni Hanbel, 3/452)
- rivayette, cariye Efendimiz (asm)’ın sorularına, Sadece işaretle cevap vermiştir. (Ebu Davud, Eyman, 16 ; Ahmed İbni Hanbel, 2/291) Yani Efendimiz (asm) cariyeye, “Allah nerededir?” diye sormuş, cariye eliyle yukarıyı işaret etmiştir.
- rivayette, Efendimiz (asm) cariyeye, “Allah nerededir?” diye değil; “Rabbin kim?” diye sormuş. Cariye, eliyle yukarıyı işaret etmiştir. (İbni Huzeyme, Kitabu’t Tevhid, 123)
- rivayette, Eliyle işaret etmeyip, başıyla yukarıyı göstermiştir.
Gördüğünüz gibi, hadisin rivayetleri farklı farklıdır. Bir rivayette Efendimiz (asm), “Allah nerededir?” diye sormuş… Başka bir rivayette, “Rabbin kim?” diye sormuş. Diğer rivayette ise sormamış. Sadece elini yukarıya kaldırıp işaret buyurmuş… Başka bir rivayette, “Allah’tan başka bir ilah olmadığına şahitlik eder misin?” diye sormuş… Yine bir rivayette, Cariye: “Allah göktedir.” demiş. Ama diğer bir rivayette böyle dememiş, Sadece eliyle yukarıyı işaret etmiş. Diğer bir rivayetteyse, Başıyla yukarıyı işaret etmiş.
İşte Rivayetlerdeki bu farklılıklar sebebiyle ıztırab oluşmuştur. Iztırab da hadisin sıhhat derecesini zayıfa düşürmüştür…
Peki, şimdi Selefiler ne yapmalı?… Şunu yapmalı: Bu manada sahih bir hadis göstermeli, ve bu zayıf hadisi ona dayamalı… Hadi bize bu manada sahih bir hadis göstersinler. Yapabilirler mi? Hayır yapamazlar… Hatta sahi hadis bulamazlarsa, bari zayıf hadis göstersinler.. Zayıflar bir araya gelip kuvvet bulsunlar… Peki, bu manada zayıf bir hadis gösterebilirler mi?… Hayır, bunu da yapamazlar. Çünkü Bu manada başka hiç bir hadis yoktur.
Şimdi merak ediyor ve diyorsunuz ki: Efendimiz (asm) bu olaydan başka, bir kimsenin Müslüman olup olmadığını hiç araştırmadı mı, sorgulamadı mı? Yani bu olay tek mi… Yo, Peygamberimizin sorguladığı onlarca olay var. Lakin ne hikmetse, hiç birinde Peygamberimiz (asm) “Allah nerededir?” diye sormuyor. Tek sorduğu soru: “Rabbin kim?” ve “Ben kimim?”
Onlarca örnekten 6 tanesini nakledelim:
- hadise, Sahabeden eş-Şerid b. Süveyd hazretlerinden nakledilmiştir. eş-Şerid b. Süveyd hazretleri, Efendimiz (asm)’a gelerek, annesinin, mümin bir cariyeyi özgürlüğe kavuşturmasını vasiyet ettiğini, kendisinin de siyahi bir cariyesi olduğunu söyler. Onu azat etmekle, bu vasiyeti yerine getirmiş olup olmadığını sorar. Efendimiz (asm), cariyeyi kendisine getirmesini söyler. Cariye gelince, Efendimiz (asm) “Rabbin kimdir?” diye sorar. Cariye “Allah” der. Ardından “Ben kimim?” diye sorar. Cariye “Allah’ın resulüsün.” der. Bunun üzerine Efendimiz (asm) eş-Şerid b. Süveyd’e der ki: Onu azat edebilirsin, zira o mümindir. (Ahmed İbni Hanbel, 4/222, 388-9 ; İbni Hibban, 1, 419)
- hadise, buna benzer bir olaydır, ve İbni Ebi Şeybe tarafından nakledilmiştir. Bir adam Efendimiz (asm)’a gelerek, annesinin, mümin bir köleyi azat etmeyi adadığını; ve kendisinin bir cariyesi olduğunu söyler. Efendimiz (asm), cariyeyi kendisine getirmesini söyler. Cariye gelince, “Allah’tan başka bir ilah bulunmadığına ve benim Allah’ın resulü olduğuma şahitlik eder misin?” diye sorar. Cariye “Evet” deyince, Sahabe’ye “Onu azat et.” der. (İbni Ebi Şeybe, 7/215)
- hadise, el-Hakim tarafından nakledilmiştir. Bu sefer Efendimize gelen bir kadındır, ve yanında siyahi bir cariyesi vardır. Efendimiz (asm), cariyenin mümin olup olmadığını öğrenmek için şu soruları sorar: “Rabbin kim? Dinin ne? Ben kimim? Namaz kılıyor musun? Benim Allah katından getirdiklerimin hak olduğunu ikrar ediyor musun?” … Cariyenin, bütün bu sorulara “Evet” diye cevap vermesi üzerine, Efendimiz (asm): “Onu azat et.” der. (el-Hakim, 3/258)
- hadise şöyledir: Ramazan hilalini gördüğünü söyleyen bir adamın, mümin olup olmadığını öğrenmek için, Efendimiz (asm) kendisine şöyle sorar: “Allah’tan başka bir ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve resulü olduğuna şahitlik eder misin?” Adam “Evet” deyince, Efendimiz (asm) oruca başlanmasını emreder. (Ebu Davud, Sıyam, 14 ; Nesâî, Sıyam, 8 ; Tirmizi, Savm, 7, İbni Mace, Sıyam, 6)
- hadise şöyledir: Yahudi bir ailenin çocuğu ölüm hastalığındayken, Efendimiz (asm) onun yanına gitmiş, ve kendisine şöyle sormuş: “Allah’tan başka bir ilah olmadığına şahitlik eder misin?” Çocuk “Evet” demiş. Bu sefer Efendimiz şöyle sormuş: “Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna şahitlik eder misin?” Çocuk yine “Evet” diye cevap vermiş. Bir süre sonra çocuk vefat ettiğinde, Efendimiz (asm) ve Sahabeler, onu yıkayıp defnetmişler. (Taberani, el-Mu’cemu’l Kebir, 8/67 ; Heysemi, Mecmâu’z Zevaid, 2/323)
- hadise, başta Buhari ve Müslim olmak üzere, pek çok kaynakta zikredilen İbni Sayyad kıssasıdır. Efendimiz (asm) İbni Sayyad’a: “Benim Allah’ın resulü olduğuma şahitlik eder misin?” diye sormuştur.
Bunlar gibi daha bir çok hadise var. Bu örnekler, Efendimiz (asm)’ın, bir kişinin mümin olup olmadığını anlamak için, “Allah nerededir?” sorusunu sormayıp, “Rabbin kim? Ben kimim?” sorusunu sorduğunu, ve kelime-i şehadeti ikrar etmesini istediğini göstermektedir. Bu kadar sahih hadis varken, zayıf bir hadisi delil getirmek mümkün değildir.
Hafız Abdullah b. Muhammed el-Harâri, “Şerhu-s Sıratu-l Müstakim” isimli eserinde şöyle diyor: Cariye hadisi, iki sebepten dolayı sahih değildir.
- Bu hadis muzdarib bir hadistir. Çünkü birbirinden farklı rivayetleri vardır.
- Bu hadis, usul kaidelerine muhaliftir. Çünkü dinimizin kurallarına göre, kelime-i şehadeti söyleyen, mümin ve Müslüman olur. Nitekim 15 Sahabenin rivayet ettiği hadis-i şerifte, Efendimiz (asm) şöyle der: “İnsanlar, Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın resulü olduğuma şehadet edinceye kadar savaşmakla emrolundum.” “Allah nerededir” hadisi, zahirine göre alındığı taktirde, bu mütevatir hadise muhaliftir. O zaman ya tevil edilir, ya da reddedilir. Çünkü muhaddisler, mütevatir hadislere muhalif olan, ve tevil edilemeyen hadisleri reddederler.
Bu makamda şöyle bir soru akla gelebilir. Mezkur cariye hadisini İmam Buhari nakletmiştir. İmam Buhari’nin naklettiği bir hadisi, nasıl sahih kabul etmeyiz?
Buna cevaben deriz ki: İmam Buhari bu hadisi, Sahih’inde zikretmemiş; “Halku ef’âli’l-ibad” isimli eserinde zikretmiştir. “Bu kitaptaki bütün hadisler sahihtir.” de dememiştir. Kaldı ki İmam Buhari, Sahih’indeki bir kısım hadisleri de zayıf kabul eder. Bu hadislerin zayıf olduğuna işaret olması için de, senetsiz bırakmıştır. Bu meseleyi, hadis savunması isimli eserimizin 37. dersinde izah etmiştik. Dileyenler o dersi seyredebilirler.
Dersimizde buraya kadar, şu noktaları ispat ettik:
- Cariye hadisi zayıftır, çünkü hadiste ızdırab vardır.
- Efendimiz (asm) cariyeden başka kimseye “Allah nerededir?” diye sormamıştır. Bu hadis tektir.
- Efendimizin sorduğu tek soru, “Rabbin kim? Ben kimim?” sorusudur ve kelime-i şehadeti ikrar etmesini istemektir.
- Cariye hadisi, usul kaidelerine muhaliftir. Çünkü dinimizin kurallarına göre, kelime-i şehadeti söyleyen, mümin ve Müslüman olur.
Bütün bu izahlardan sonra, Selefiler hala inat edip, “Yok, biz cariye hadisiyle amel ederiz.” derslerse, şimdi onlara farklı bir izah yapıcaz. Onlara deriz ki: Cariye hadisini sahih dahi kabul etseniz, bu Allah’ın gökte olduğunu ispat etmez. Zira Efendimiz (asm) اَيْنَ اللَّهُ diye sormuş. Arapçada اَيْنَ kelimesi, sadece mekan için kullanılmaz. Hem mekan hem de mekanet, yani şan için kullanılır. Dolayısıyla soru, “Allah nerededir?” şeklinde değil, “Allah’ın şanı nerededir?” şeklinde olabilir. Cariye “semadadır” derken, “Makamı çok yüksektir.” demek istemiştir. Nitekim Araplar, “Falanın mekanı semadadır.” sözüyle, ne semayı, ne de orada yer tutmayı kastederler. Bu sözle, o kişinin şanının yüceliğini kastederler.
İmam Razi (Esasu-t Takdis), Hafız Subki (es-Seyfu-s Sakil), İmam Kurtubi (et-Tezkar), İmam Nevevi (Şerh-i Sahih-i Müslim) İmam Suyuti (Şerh-i Sünen-i Tirmizi), İmam Ebu Hayyan Endulisi (el-Bahru’l Muhit Tefsiri), Hafız Askalani (Risalet el-Kazbini) gibi bir çok alim, hadisteki اَيْنَ lafzını, mekanet, yani şanla tefsir etmişlerdir.
Yani ey Selefiler! Kaçacak yeriniz yok… Hadisteki ıztıraba gözünüzü yumsanız; hadis alimlerinin, “Bu hadis zayıftır.” sözüne kulaklarınızı tıkasanız; bu hadisi sahih kabul etseniz; yine de Allah’ın gökte olduğunu ispat edemezsiniz. Çünkü hadisteki اَيْنَ lafzını, mekanetle izah edebiliriz. Zira bu, Arapların kullandığı bir üsluptur
Kardeşlerim, dersimizi burada noktalayalım. Bir sonraki derste görüşünceye kadar Allaha emanet olun.