Yarılan yeryüzü
“Yarılan yere yemin olsun ki” (Tarık Suresi: 11-12)
Yukarıdaki ayette geçen Arapça “sad’a” kelimesi Türkçede “çatlama, yarılma, ayrılma” anlamlarına gelmektedir. Allah’ın yerin yarılması üzerine yemin etmesi, Kur’an’ın diğer bilimsel mucizelerinde olduğu gibi burada da dikkat çekici bir duruma işaret etmektedir.
1945-46 yıllarında, bilim adamları mineral kaynaklarını araştırmak için ilk kez deniz ve okyanusların diplerine indiler. Araştırmalarında dikkati çeken en önemli noktalardan biri dünyanın kırıklı yapısı oldu. Dünyanın dış yüzeyindeki kayalık tabaka; kuzey-güney ve doğu-batı doğrultulu olup, on binlerce kilometre uzunluğunda çok sayıda geniş çatlak (fay) ile yarılmıştı. Ayrıca bilim adamları 100-150 km derinde, denizlerin ve okyanusların altında erimiş magmanın bulunduğunu fark ettiler. İşte bu kırık ve çatlaklar nedeniyle, denizlerin ortasında yer alan dağlardan dışarı lavlar akar. Yeryüzünün bu kırıklı yapısı sayesinde, önemli miktarda ısı dışarı atılır ve erimiş kayaların büyük bir kısmı okyanuslardaki tepeleri oluşturur. Eğer yeryüzünün, kabuğundan yüksek miktarda ısının dışarı çıkmasına olanak veren bu yapısı olmasaydı, dünya üzerinde hayat imkânsız olurdu.
Kuşkusuz tespit edilmesi böylesine teknoloji gerektiren bir bilginin, 1400 sene evvel haber verilmiş olması Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğundan başka hiçbir şeyle izah edilemez.