Bir sokak görseniz, bir süpürge tarafından temizleniyor ve her tarafı tertemiz yapılıyor. Ancak sizler süpürgeyi tutan eli göremiyorsunuz. Bu durumda, acaba bütün dünya toplansa ve bu sokağı bizzat süpürgenin kendisinin temizlediğini iddia etse, buna inanır mısınız? Süpürgenin bizzat kendisinin bu sokağı süpürdüğüne sizi ikna edebilirler mi? Elbette hayır! Hatta bu iddiaya gülersiniz. Çünkü:
Sokağı süpürmek için hayat sahibi olmak lazımdır. Hayatı olmayan sokağı süpüremez. Hâlbuki süpürgenin hayatı yoktur.
Hem süpürenin kuvveti olmalıdır. Kuvveti olmayan, süpürgeyi hareket ettiremez. Hâlbuki süpürgenin kuvveti de yoktur.
Hem süpürenin iradesi olmalıdır. Temizlemeyi temizlememeye tercih edebilmelidir. Hâlbuki süpürgenin iradesi de yoktur.
Hem süpürenin ilmi olmalı, süpürmeyi bilmelidir. Hâlbuki süpürgenin ilmi de yoktur.
Süpürenin merhameti de olmalıdır. Bu merhamet sebebiyle sokak sakinlerine acımalı ve onları pislikten kurtarmak için bu fiili gerçekleştirmelidir. Hâlbuki süpürgenin merhameti de yoktur.
Hem süpürenin hikmeti olmalı, faydayı ve menfaati tercih edebilmelidir. Görmesi olmalı, sokağı görebilmelidir. İşitmesi olmalı, sokak sakinlerinin feryadını işitebilmelidir. Hikmeti, görmesi ve işitmesi olmayanın; sokağı temizleme fiiline hakiki fail olması mümkün değildir. Ayrıca bunlar gibi daha birçok sıfatı olmalıdır.
Hâlbuki bu sıfatların hiçbiri süpürgede yoktur. İşte süpürgenin bu sıfatlara sahip olmamasından dolayı, süpürgeyi tutan eli görmesek de bu hikmetli faaliyeti süpürgeye değil, bu sıfatları taşıyan bir faile veririz. O eli görmememiz onun yokluğuna delalet etmez. Bilakis bu hikmetli faaliyet onun varlığına delalet eder ve onu ispat eder.
Acaba, küçücük bir sokağı temizlemek gibi basit bir fiil dahi süpürgeye isnat edilemez ve mezkûr sıfatlara sahip bir zatın varlığı kabul edilirse. Nasıl olur da bu koca kâinatı ve kâinatın sokaklarından biri olan Dünya’yı temizlemek, süpürge hükmündeki sebeplere havale edilebilir.
Evet, bu kâinat ve bu Dünya, daima işler büyük bir fabrika ve her vakit dolar boşalır bir han ve bir misafirhanedir. Hâlbuki böyle işlek fabrikalar, hanlar ve misafirhaneler enkazlarla ve süprüntülerle çok kirleniyor. Eğer pek çok dikkat ile bakılmazsa ve temizlenmezse içinde durulmaz, insan onda boğulur. Hâlbuki bu kâinat fabrikası ve dünya misafirhanesi o derece pak, temiz ve kirsizdir ki; lüzumsuz bir şey, menfaatsiz bir madde, tesadüfî bir kir, içinde bulunmaz. Bulunsa da çabuk bir şekilde temizlenir. Demek bu fabrikanın öyle bir sahibi vardır ki, bu koca fabrikayı ve bu büyük sarayı, küçücük bir oda gibi süpürtür ve temizler.
Bir insan bir ay yıkanmazsa, küçük odasını bir ay süpürmezse çok kirlenir ve pislenir. Hâlbuki bu âlemde hiçbir kir ve pislik yoktur. Demek bu âlem sarayındaki paklık ve temizlik, hikmetli ve dikkatli bir temizlikten ileri geliyor. Eğer o daimi temizlik ve dikkat ile bakmak olmasaydı, bir senede bütün hayvanların yüz bin milletleri yeryüzünde boğulacak, uzaydaki yıldızların enkazları ölüme sebebiyet verecek ve dağlar büyüklüğündeki taşları başımıza yağdıracaklardı…
Hâlbuki bu âlem Allah’ın Kuddûs isminin tecellisi ile yıkanmış ve temizliği ile Allah’ın varlığına bir şahit olmuştur. Gelin şimdi şu âleme dikkat ile bir bakın:
İşte denizler! Her günler binlerce balık ölür; ama hiçbir cenaze göremezsiniz
İşte ormanlar! İçlerinde yüz binlerce hayvan yaşar, her gün binlercesi doğar ve binlercesi ölür; ama kirlilik eseri yok.
İşte hava! Onlarca zehirli gaz vardır; ama hiçbiri havayı kirletemez.
İşte uzay! Uzaya baktığımızda da asla bir çöplük göremeyiz. Bunun sebebini bilim adamları şöyle izah ederler: Galaksiler birbirlerinin içinden geçerlerken, bilim adamlarının “halı temizleme” diye isimlendirdikleri bir hadise cereyan eder. Kendi önündeki bir galaksinin içinden, yüksek hızla geçen bir galaksi bu hız sebebiyle diğer galaksideki gaz ve toz bulutlarını elektrikli bir halı süpürgesi gibi çeker ve temizler. Daha sonra da bu tozları kendi içindeki yeni yetişen yıldızlara gıda olarak sunar.
Acaba, bu temizliğin tesadüfün işi olması hiç mümkün müdür? Aklını kaybetmeyen birisi, bu hikmetli temizliği sebeplerden veya tabiatın kendisinden bilebilir mi?
İşte ey Allah’ı inkâra yeltenen kişi! Aklını başına al, eğer koca kâinatın sesini işitemiyorsan, gel tek bir yaprağın sözlerini dinle, bak ne diyor! Diyor ki: “Bana bak, bendeki temizliği gör! Bak şu sokaktaki evlerin pencerelerine… Nasıl da bir-iki hafta temizlenmeyince her tarafları tozlanıyor ve kirleniyor. Ama bende ve diğer yaprak kardeşlerimde böyle bir toz ve kir göremezsin. Acaba bizdeki bu temizliği hiç fark etmiyor musun? Bizim bu temizliğimiz hiç mi dikkatini çekmiyor? Acaba hiç düşünmüyor musun, bizleri kim temizliyor?”