Deizm-9. Deistlerin ahireti inkar etmesi mümkün müdür?
Deizm hakkındaki bu 9. dersimizde, yine bir deistle konuşacak ve onu kendimize muhatap yapacağız. Şimdi deist olan kişiye diyoruz ki: Senin iman ettiğin Allah adil midir, yoksa -haşa- zalim midir? Herhalde zalim olan bir yaratıcıya iman etmiyorsundur ve yaratıcının adil olduğunu kabul ediyorsundur.
Evet, yaratıcımız nihayetsiz adildir. Ancak görüyoruz ki, insan şu fâni dünyada o adaletin hakikatine mazhar olamıyor. Bu dünyada; zalim izzetle, mazlum ise zilletle yaşayıp gidiyor. Hâlbuki hakiki adalet ister ki, mazlumun hakkı zalimden alınsın ve zalim cezalandırılsın. Bu ise ancak ahiretin gelmesi ile mümkündür. Eğer ahiret olmazsa adalet olmaz. Adil olan Rabbimizse, böyle bir adaletsizliğe müsaade etmez.
Demek Allah’ın adaletine iman, ahiretin varlığına imanı gerektiriyor. Eğer ahiret varsa, peygamberler de olmalı ve semavi kitaplar da gönderilmelidir. Zira ahiretteki hesabın neye göre olacağını; neyin helal neyin haram olduğunu; neyin sevap neyin günah olduğunu ancak peygamberler bildirebilir ve peygamberlerin olmadığı zamanlarda semavi kitaplar öğretebilir.
Zaten Deistlerin ahireti inkâr etmesinin sebebi; ahireti kabul ettiklerinde, peygamberleri ve semavi kitapları da kabul etmek zorunda kalacaklarındandır. Bizler ahiretin varlığını, hazırlamış olduğumuz “Ahirete İman” eseriyle iki kere iki dört eder katiyetinde ispat ettik. Bu sebeple bu meseleye burada girmiyor ve ilgili esere havale ediyoruz. Seyrangah.tv sitemize girip, “Ahirete İman” isimli eserimizi seyredebilirsin, ve mutlaka seyretmelisin.
Sözün özü: Allah adildir. Adaleti, ahiretin varlığını gerektirir. Ahiretin varlığı da, bize o âlemi anlatacak ve o âlemdeki saadetin sebebi olan amelleri öğretecek Peygamberleri ve kitapları gerekli kılar. O halde diyebiliriz ki:
Allah’ı inkâr edemeyen; Onun adaletini inkâr edemez. Zira madem Allah’tır, elbette adil olacak, zulüm ona yakışmaz.
Allah’ın adaletini inkâr edemeyen de ahireti inkâr edemez. Zira madem adildir, elbette mazlumun hakkını zalimden alacak. Madem bu dünyada tam manasıyla almıyor, öyleyse bu hakkı başka bir alemde alacak. O alemin adı da ahiret alemidir.
Ahireti inkâr edemeyen de Peygamberleri ve semavi kitapları inkâr edemez. Zira madem ahiret alemi var, o halde Peygamberler ve kitaplar olmalı. Olmalı ki, o âlemi bize tanıtsın, bizi uyarsın ve neyin yasak neyin serbest olduğunu bize bildirsin. Demek peygamberlerin varlığı; Allah’ın ve adaletinin varlığı kadar kesindir.