Neden Mezhep?

13- Ben Kur’an’ı anlarım diyenlere Kur’an peygamber açıklayacak dedi!

12. Delil: “Sana Kur’an’ı indirdik ki, onu insanlara açıklayasın.”

“Ben de Kur’an okudum, ben de anlıyorum!” Evet, sen de okudun… Ama mesele okumak değil, anlamak! Kendini İmam Azam’ın önüne koymak ne demek ya? Yani senin kısır anlayışınla o dev çınarın gölgesini kesmeye mi çalışıyorsun? “Kur’an’a uyuyorum” diyerek mezhebi reddetmek, Kur’an’ı keyfine göre yorumlamanın başka bir adıdır.
Şimdi seninle birlikte Kur’an’ın bu konuda ne dediğine bakalım…

وَاَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

“Sana zikri (Kur’an’ı) indirdik ki, insanlara indirilenleri beyan edesin. Umulur ki düşünürler.”
(Nahl, 44)

Bu ayet, mezhepsizlik iddiasının temelini yerle bir eden, her kelimesiyle ayet yorumculuğunu Peygamber’e teslim eden net ve sarsılmaz bir delildir.

Ayetin net mesajı:

“Kur’an’ı herkes anlayabilir” demiyor,
“Meal oku, kafana göre hüküm ver” demiyor,
“Düşün taşın, ne anlarsan odur” hiç demiyor…

“Kur’an’ı biz sana indirdik EY PEYGAMBER! Sen açıkla!” diyor.

Demek ki Kur’an’ı açıklama yetkisi, direkt ve yalnızca Peygamber Efendimize (sav) verilmiştir.

O zaman şu kural kesinleşti:Kendi anlayışına göre Kur’an’a hüküm veremezsin.
Kur’an’ı, Peygamberimizin beyanına göre anlamak zorundasın.

Peki böyle yapanların durumu ne olur? Efendimiz (sav) açıkça uyarmış:

“Kim Kur’an’ı kendi görüşüyle tefsir ederse, cehennemdeki yerini hazırlasın!”
(Tirmizi, Darimi)

Yani Kur’an’ı kendi kafasına göre yorumlayan kişi, cehenneme davetiye çıkarıyor.
Efendimizin beyanı bu kadar sert ve nettir.

İmam Gazali bu hadisi nasıl açıklıyor?

“Kur’an’ı sadece Arapça bilgisine güvenerek, hadisleri ve ayetlerin iniş sebebini bilmeden yorumlayan kimse bu tehdide dâhildir.”

Düşün: Sahabe bile Arapçanın zirvesindeydi ama yine de ayetlerin manalarını gidip Efendimizden öğreniyordu. Bugün ise yarım yamalak Arapçayla meal okuyan birisi, kendini Kur’an müfessiri ilan edebiliyor! Bu nasıl cesaret? Ya da bu cesaret mi? Belki de cehaletin verdiği özgüvendir.

Haşr Suresi 7 de aynı hakikati perçinliyor:

وَمَٓا اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ

“Peygamber size ne verdiyse onu alın,

وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُو

neyi yasakladıysa ondan sakının.”

Kur’an, bizi doğrudan Peygamberimizin (sav) çizdiği yola yönlendiriyor.
Demek ki ayetleri anlamak için tek yetkili merci, Peygamberimizin açıklamalarıdır.

Şimdi sık sorulan bir soruya cevap:

“Peki mezhep imamları kendi görüşleriyle mi konuştu? Heva mıydı bu?”
Asla! Mezhep imamları:

  1. Önce Kur’an ve sünnete müracaat ederlerdi.
  2. Açık delil yoksa, ayet ve hadisleri kıyas eder, yeni meselede hüküm çıkarırlardı.
  3. Bu kıyas, Kur’an’ın bizzat emrettiği bir yoldur. (Nisa 59’da bu delili işlemiştik.)

Kısacası, onların her sözü ya ayet ya hadis ya da onlara dayalı kıyas üzerine kuruludur. Hevaya dayalı hiçbir hüküm vermezlerdi.

O zaman mezhebe uymak ne demek?

Mezhebe uymak demek: Kur’an’ın manasını Peygamberimizin beyanıyla öğrenen sahabe ve tâbiinden gelen ilim zincirine tutunmak demektir.

Yani: Kur’an + Sünnet + Sahabe + Tabiin + Müctehid = Mezhep

Ama mezhepsiz ne yapar?

  • Kur’an’ı okur,
  • Kendi mantığını koyar,
  • Ayetleri eğip bükerek yorum yapar,
  • Hadislere bakmaz, ya da beğenmez,
  • Sonra da der ki: “İşte din budur.”

Bu kişi Kur’an’ı anlamıyor, kullanıyor. Kur’an’a teslim olmuyor, Kur’an’ı kendi yorumuna teslim alıyor.

Neticeleri maddelerle hatırlayalım:

  1. Kur’an’ı açıklamak yalnızca Peygamberimize (sav) verilmiştir.
  2. Ayetleri kendi kafamıza göre yorumlamak, Kur’an’a ihanettir.
  3. Mezhep imamları, Kur’an ve sünnetin derinliklerine vâkıf, kıyasa ehil, ilimde râsih zatlardır.
  4. Mezhepsizlik; Kur’an’ı Efendimizin (sav) dışına çıkararak anlamaya kalkışmaktır.
  5. Bu tavır hem ayete hem hadise hem de akla terstir.

Kur’an bir ilahi reçetedir. Ama reçeteyi okumakla doktor olunmaz. Mezhep imamları bu reçeteyi Efendimizin izniyle şerh etmiş doktorlardır.  Sen ise, ilimden habersiz bir hasta.
Reçeteyi kendi başına okuyup, kendi dozunu ayarlarsan, şifa değil, zehir alırsın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu