Kur’an-ı Kerim’in Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden bütün deliller aynı zamanda meleklerin varlığını da ispat etmektedirler.
Nasıl ki, Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberliğini ispat eden bütün deliller aynı zamanda meleklerin varlığını ispat ediyor. Aynen öyle de Kur’an-ı Kerim’in Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden bütün deliller yine aynı zamanda meleklerin varlığını da ispat etmektedir. Bu hükme şu basamaklarla ulaşıyoruz:
• Kur’an, hak kelam olduğunu ispat eden bütün delillerin şehadetiyle Allah’ın kelamıdır.
• Madem Allah’ın kelamıdır, o hâlde içinde -haşa- batılın ve yalanın bulunması mümkün değildir. İçindeki her söz haktır ve hakikattir.
• Ve madem ‘içinde batılın bulunması’ imkânsızdır, o hâlde haber verdiği her şey gerçektir ve doğrudur.
• Ve madem meleklerin varlığını haber vermiş, elbette melekler vardır ve olmalıdır. Zira hiç mümkün müdür ki, böyle bir kitabın ‘Var.’ dediği, olmasın ve bulunmasın?
O hâlde meleklerin varlığını ispat sadedinde şöyle bir delil sunsak: “Melekler vardır ve hakikattir. Çünkü Kur’an’ın geçmişten ve gelecekten verdiği haberler doğru çıkmıştır.”
Yani Kur’an’ın verdiği haberlerin doğru çıkmasını meleklerin varlığına delil yapsak, bu doğrudur ve mümkündür. Şöyle ki:
• Madem geçmişten ve gelecekten verdiği haberler doğru çıkmıştır, o hâlde Allah’ın kitabı olmalıdır. Zira Allah’tan başka hiç kimse gaybı bilemez.
• Ve madem verdiği haberlerin doğru çıkmasıyla Allah’ın kelamıdır, o hâlde içinde yalan olamaz ve hurafe bulunmaz.
• Ve madem içinde yalan olamaz ve hurafe bulunmaz, elbette verdiği haberler haktır ve hakikattir. Başka bir ihtimal olamaz.
• Ve madem meleklerin varlığından haber vermiştir, o hâlde bu meselede şüphe edilmez ve edilemez.
O hâlde netice olarak diyebiliriz ki: “Kur’an’ın geçmişten ve gelecekten haber vermesi, bilimsel mucizeleri, emsalinin getirilememesi, tekrar ve tekrar okunmasıyla usandırmaması, hiçbir beşer kelamına nasip olmayan yüz binler hafızların hafızalarında yazılması gibi Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden bütün deliller aynı zamanda bu kitabın haber verdiği meleklerin varlığını da ispat etmektedir. Demek:
• Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu inkâr edemeyen, meleklerin varlığını inkâr edemez.
• Kur’an’ın mucizelerini inkâr edemeyen, melekleri inkâr edemez.
• Kur’an’ın taklidini getiremeyen, melekleri inkâr edemez.
Elhasıl: Kuran’ın Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden bütün delilleri birden çürütemeyen, meleklerin varlığını inkâr edemez.
O hâlde şimdi kulağımızı Kur’an’a verelim ve melekler hakkındaki haberlerini dinleyelim:
“Melekler ikram olunmuş kullardır. Onlar Allah’ın sözünün önüne geçmezler, hep O’nun emriyle hareket ederler.” (Enbiya: 26-27)
“Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrail, o gece Rablerinin izniyle her iş için inerler.” (Kadir: 3-4)
“Her kim Allah’a, Allah’ın meleklerine, peygamberlerine, Cebrail ile Mikâil’e düşman olursa iyi bilsin ki, Allah da o kâfirlerin düşmanıdır.” (Bakara: 98)
“Gök gürültüsü O’na hamd ile melekler de O’nun korkusundan dolayı O’nu tesbih ederler.” (Rad: 13)
“Göklerde ve yeryüzünde bulunan canlılar ve bütün melekler, kibirlenmeden Allah’a secde ederler.” (Nahl: 49)