Hz. Ömer (radıyallahu anh)’dan hikmetli sözler
“Günah işlemekten vazgeçmek, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır.”
“En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.” (Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 130)
“Çok konuşan çok yanılır. Çok yanılanın hayâ duygusu azalır. Hayâ duygusu azalanın, günah ve harama düşme endişesiyle şüphelilerden sakınma titizliği kaybolur. Şüphelilerden sakınma titizliği kaybolanın kalbi ölür.”
“Gaybı bilme iddiası gibi olmasaydı, beş kimsenin cennet ehli olduklarına şahitlik ederdim:
1-) Çok çocuk sahibi (olup şükür ve sabır hâlinde) olan fakir.
2-) Kocası kendisinden razı olan (saliha) kadın.
3-) Mehr-i müsemmasını (yani nikâh esnasında iki tarafın da rızasıyla tayin edilen mehrini) kocasına tasadduk eden kadın.
4-) Baba ve anası kendisinden razı olan kişi.
5-) Günahından (nefret ederek samimiyetle) tövbe eden kimse.”
“Bütün dostları gezdim, gördüm. Dili muhafaza etmekten daha iyi dost göremedim. Bütün elbiseleri gördüm. İffet ve sakınmaktan daha iyi elbise görmedim. Bütün malları gördüm; kanaatten daha iyi mal görmedim. Bütün iyilikleri gördüm; nasihatten daha iyisini görmedim. Bütün yemekleri görüp tattım; sabırdan lezzetlisini görmedim.”
“İnsanlarla güzel dostluk kurmak, aklın yarısıdır. Yerinde sual sormak, ilmin yarısı; iyi tedbir almak da yaşamanın yarısıdır.”
“Ahiret yanında dünya nedir ki! Ancak tavşanın bir defa sıçraması misali bir şeydir.” (İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 152)
“Fazla lakırdıyı terk eden kimseye hikmet bahşedilir. Fazla (tecessüsle) bakmayı terk edenin kalbine tevazu bahşedilir. Fazla yemeyi terk edene ibadet lezzeti bahşedilir. Fazla gülmeyi terk edene heybet bahşedilir. Mizahı terk edene izzet bahşedilir. Dünya sevgisini terk edene, ahiret muhabbeti bahşedilir. Başkasının ayıbı ile meşgul olmayı terk edene, nefsinin ayıplarını ıslah etme hâli bahşedilir. (Müteal, yani idrak ötesi olan) Allah’ın keyfiyetinde araştırma ve tecessüsü terk edene, nifaktan kurtuluş bahşedilir.”
“On şey, on şeysiz düzelmez: Akıl, iffetsiz; fazilet, ilimsiz; kurtuluş, korkusuz; sultan, adaletsiz; asalet ve şeref, edepsiz; ferah, emniyetsiz; zenginlik, sehavetsiz; fakirlik, kanaatsiz; yücelik, tevazusuz; cihat, tevfiksiz iyileşip düzelmez.”
“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz, kusurları bağışlamayan bağışlanmaz, affetmeyen kişi affolunmaz, günahlardan korunmaya çalışmayan kimse de korunup takvaya erdirilmez.” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, s. 415, no: 371)
“Dua, sema ile arz arasında durur. Rasulullah’a salâvat getirilmedikçe, Allah’a yükselmez.” (Tirmizî, Vitr, 21)
“Bizim çarşımızda dini(-n ticaret kaidelerini) bilen kimseler satıcılık yapsın.” (Tirmizî, Vitr, 21/487)
“Yüze karşı övmek, boğazlamak gibidir.” (İbn-i Kuteybe, el-Mesâil, s. 145)
Hazret-i Ömer, valilerine şöyle yazmıştır: “Benim katımda en mühim işiniz namazdır. Kim onu koruyup vakitlerine dikkat ederse dinini korumuş olur; kim de onu yerine getirmeyip yitirirse dinini de kısa zamanda yitirir.” (Muvatta’, Vukûtu’s-Salât, 6)
Kadı Şurayh, Hazret-i Ömer’e mektup yazarak nasıl hükmedeceğini sordu. Hazret-i Ömer -radıyallahu anh-cevaben şöyle yazdı:
“Allah’ın kitabında olanlarla hükmet. Eğer onda bulamazsan Allah Rasulü’nün sünnetiyle hükmet. Allah’ın kitabı ve Rasulü’nün sünnetinde de bulamazsan salihlerin verdiği hükümlerle hüküm ver. Salihlerin verdiği hükümler arasında da yoksa istersen devam et hükmünü ver, istersen geri dur. Geri durup hüküm vermemenin senin için daha hayırlı olduğu kanaatindeyim. Ve’s-selâm.” (Nesâî, Kudât, 11/3)
“Zenginlik de fakirlik de aynı şekilde birer binektir. Hangisine bineceğime aldırmıyorum.”
“En akıllı kimse, insanların hareketlerini en iyi takdir edendir.”
“Bir kimsenin sorduğu sorudan onun akıl seviyesini anlarım.”
“Bugünün işini yarına bırakma!”
“İş bir kere geri kalırsa artık hiçbir zaman ilerleyemez.”
“Şerri bilmeyen, onun tuzağına düşer.”
“Dünyaya az meylet ki hür yaşayasın. (Nefsin esaretine düşmeyesin.)”
“İnandığınız gibi yaşamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”
“İnsanları düzeltebilmeniz için önce kendinizi ıslah etmeniz gerekir.”
“İnsanların en cahili (ve ahmağı), kendi ahiretini başkasının dünyası için satandır.”
“Bir iyiliğin şerefi, geciktirilmeden hemen yapılmasındadır.”
“Kötü bir işin en gizli şahidi vicdanımızdır.” [Nitekim Efendimiz -aleyhissalatü vesselam-, iyiliğin ne olduğunu sormaya gelen birine “Kalbine danış! İyilik, kalbinin müsterih olduğu ve yapılmasını tasdik ettiği şeydir. Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana «Yap!» diye fetvalar verse bile, içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.” buyurmuştur.(İbn-i Hanbel, IV, 227-228)]
“Sırrını gizleyen, kendine hâkim olur.”
“Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık belirtmeksizin yumuşak ol!”
Ahmakla dostluktan çekin, zira iyilik edeyim derken çok defa kötülük eder.
İnsan için iş çoktur, fakat tutacağı işten ak yüzle çıkmayı düşünmelidir.
Bugünkü işini yarına bırakma!
Kötülüğü bilmeyen adam, onun tuzağına kolay düşer.
Kalbinizin sevmediği kimselerden sakınınız!
Bir insanın şöhretine ve görünüşüne aldanma, namaz ve niyazına bakma, aklına ve doğruluğuna bak!
Olmamış şeyleri soracağına, olmuşlardan ibret almaya çalış!
Amirin en kötüsü, halkı kötü yola sevk edendir.
Halka karşı insaflı davranan, işinde muvaffakiyete erişir.
Başkasında görüp hoşlanmadığın ayıbın kendinde olduğunu görmemekten büyük ayıp olamaz.
Kibir ve gururlulukla haddini aşanı, Cenab-ı Hak yerden yere çarpar.
Günahlarını azalt! Ölümün şiddeti sana kolay gelir.
Allah’ı anın, O’nu anmak şifadır.
Çok güzel bir paylaşım , Allah razı olsun
Maşallah, Allah razı olsun