Her ruhu bizzat Hz. Azrail’in kendisi mi kabzediyor, yoksa yardımcıları mı var? Ve Hz. Musa (a.s.)’ın ölüm anında, ölüm meleğine tokat vurması nasıl olmuştur?
Bu iki meselede 3 farklı görüş vardır.
Birinci görüş: Hz. Azrail (a.s.) herkesin ruhunu bizzat kendisi kabzeder. Bir iş, bir işe mani olmaz. Çünkü nuranidir. Nurani bir şey hadsiz aynalarda ve hadsiz yerlerde aynı anda bulunabilir ve temessül edebilir. Nuraninin aksi, o nurani zatın bütün özelliklerine maliktir. Onun aynısı sayılır.
Mesela Güneş bir olmakla birlikte, denizlerin hadsiz kabarcıklarında, yağmurların damlalarında, semanın yıldızlarında ve her şeffaf eşyada aynı anda gözükür. Bir yerde gözükmesi, başka bir yerdeki aksine mani olmaz. Ve her yerde hararetini, rengini ve diğer özelliklerini gösterir. Yani bir cihette her şeffaf zerre hakiki bir Güneş’i içinde bulundurur.
Ayrıca Güneş’in tecellisi aynanın şekline göredir. Ayna kırmızı ise kırmızı gözükür, sarı ise sarı ve yeşil ise yeşil gözükür. Güneş, yarı nurani ve cansız bir varlık olmasıyla birlikte böyle hadsiz eşyada aynı anda tecelli edebiliyor ve hususiyetleriyle birlikte oralarda aynı anda bulunabiliyorsa; elbette nurdan yaratılmış, maddeden uzak ve hakiki nurani olan Hz. Azrail gibi bir meleğin aynı anda binler yerde, bütün hususiyetleriyle birlikte bulunabileceğini kabul etmek gerekir.
Hatta bırakın bir meleği, dünyada maddiyattan uzaklaşıp maneviyata yaklaşmayı başaran evliyalar dahi aynı anda birçok yerde gözükmüştür. Somuncu Baba’nın, sohbet ettiği caminin yedi kapısından aynı anda çıktığı ve yedi farklı kişiye aynı anda misafir olduğu sağlam haberlerle bize ulaşmıştır. Yine bu sır ile evliyanın büyüklerinin aynı anda hem Hac’da, hem mescidinde hem de daha birçok yerde olduğu vakidir ve bu tür hadiseler inkâr edilemeyecek kadar çoktur.
Demek, her bir ferd, bir ayna gibi Azrail (a.s.)’ın tecellisine mazhar olmaktadır. Güneş’in farklı aynalarda farklı farklı gözükmesi gibi, Hz. Azrail’de her bir ferde farklı farklı tecelli eder. Günahkâra olan haşmetli tecellisi ile salih kişilere olan tecellisi bir değildir. Her bir kişi yaşadığı hayata göre, Azrail’in farklı bir görüntüsüne ayna olur.
Nasıl ki, Cebrail (a.s.) bir vakitte Dıhye ismindeki bir sahabenin şekliyle huzur-u Nebevide göründüğü gibi, aynı o vakitte Arş-ı âzamın önünde, doğudan batıya kadar geniş o muhteşem kanatlarıyla secde ediyor ve daha binler yerde, o yerin kabiliyetine göre temessül ediyor.
Aynen bunun gibi, Hz. Azrail’de bir tek varlık iken, nurani olması ve temessül etmesi sırrıyla binler yerde aynı anda gözükür; bir ruhu kabzetmesi, diğerini kabzetmesine mani olmaz. Ve her kişiye farklı bir şekilde tecelli eder. Ayna siyah ise siyah, beyaz ise beyaz görülür.
İşte ruhların kabzı hakkında bu görüşü kabul edenlere göre, Hz. Musa, Azrail’in bizzat şahsına değil, kendi aynasında temessül eden misalî Azrail’e tokat vurmuştur. Bu tokadın sebebi de hâşâ, Hz. Azrail’i tahkir değil, belki peygamberlik vazifesinin devamını talep ettiği için kendi hizmetine bir nevi set çekmek isteyen bir meleğe bir tokattır. Demek, bu tokat aşk-ı ilahîden ve Allah’ın dinine hizmet ve O’na ibadet etme şevkinden ileri gelmiştir.
İkinci görüş: Hz. Cebrail, Mikâil, Azrail gibi melekler bir kumandan hükmünde olup, kendilerine benzer küçük tarzda yardımcıları vardır. Ve o yardımcılar mahlukat nevlerine göre ayrı ayrıdır. Salih kişilerin ruhunu kabzeden melek başkadır. İlim talebelerinin ruhunu kabzeden melek başkadır. Ve günahkârların ruhunu kabzeden melek başkadır. Ve bunlar gibi…
Bu görüşe göre, Hz. Musa, Azrail (a.s.)’a değil, Hz. Azrail’in bir yardımcısının yüzüne yukarıda zikrettiğimiz sebepten dolayı bir tokat vurmuştur.
Üçüncü görüş: Daha evvel de beyan ettiğimiz gibi bazı melekler vardır ki, “Kırk bin başı var. Her başında kırk bin dili var. Ve her bir dilde de kırk bin tesbihatı vardır.”
Bu üçüncü görüşün sahiplerine göre, Hz. Azrail’de böyle haşmetli bir melektir. Her bir ferde müteveccih bir yüzü ve ona bakar bir gözü vardır. Demek bu görüşün sahiplerine göre Hz. Azrail’in fertler adedince başları bulunmaktadır.
Bu izaha göre, Hz. Musa, Azrail (a.s.)’ın asli mahiyetine ve hakiki şekline değil, kendisine müteveccih olan yüzüne bir tokat vurmuş ve gözünü çıkarmıştır. En iyisini Allah bilir.