8- Davasında tam bir metanet ve sebat göstermesi
Küçük bir kavimde ve küçük bir meselede, insanların adet ve inançlarına muhalefet etmek, bilhassa onların hadsiz inadına karşı tam bir metanet ile sebat göstermek çok nadir bir şeydir ve ancak müstesna insanlarda gözükebilir.
Bu kaideyi biraz açalım: Mesela, siz bir üniversitede okuyorsunuz… Üniversitenin kuralları ve bütün öğrencilerin görüşleri de size muhalif… Siz bu durumda, inandığınız şeyleri orada ne kadar haykırabilir ve gelecek baskılara ne kadar dayanabilirsiniz?
Ya da siz bir mahallede yaşıyorsunuz… Bu mahallenin sakinleriyle birbirine tamamen zıt fikirleriniz ve hayat görüşleriniz var. Mahallenin her sakini sana karşı ve sana, hakaret ediyor. Bu durumda sen görüşlerini ne kadar savunabilir ve onları ne kadar yaşayabilirsin?
Biz sadece bir okul ve bir mahalleden örnek verdik. Şimdi gelin, Hz. Muhammed (sav)’e bakalım, o ne yapmış?
Bir okul ya da bir mahalle değil; Arap yarımadası ve bütün dünya kendisine düşman…
Öyle küçük bir dava değil; onların damarlarına dokunan ve kabullenmeleri son derece zor olan büyük bir dava ile ortaya çıkmış.
Sadece birkaç âdete muhalefet etmiyor; inançlarında ve damarlarına kadar işlemiş adetlerinde onlara muhalefet ediyor.
İnançlarının batıl olduğunu ve adetlerinin sapıklık olduğunu onlara haykırıyor.
Ve bunu yaparken zerre miktar tereddüt, telaş, korku eseri göstermeyip, tam bir metanet ve kalp huzuruyla bu davayı neşrediyor.
Ve tek başına onları mağlup edip, büyük devletleri ve imparatorlukları kendisine itaat ettiriyor.
Acaba, böyle bir zatın müstesna bir zat olduğundan ve “Ben Allah’ın peygamberiyim.” diyorsa, O’nun Allah’ın peygamberi olduğundan şüphe edilir mi?
İnsanlar küçücük meselelerde ve küçücük topluluklarda insanlara muhalefet edip fikirlerini açıkça söyleyemiyorlar. Söylediğinde de, ufacık bir muhalefet görse, hemen geri çekilip davasından vazgeçiyor. Bizler bunu kendi hayatımızda çok defa yaşamışızdır. En yakınlarımıza, “Sigarayı bırak, zararlıdır.” gibi onların da yararına olan bir sözü söylemiyoruz. Onlardan gelecek tepkiden çekinerek söylemekten vazgeçiyoruz.
Bir de düşün: Dinini değiştir, dinin sapıklıktır. Adetlerini bırak, bu adetler insan olanda bulunmaz, gibi sözler edeceksin. Ve onların her eziyetine karşı dayanıp zerre miktar tereddüt göstermeyecek ve sözünden dönmeyeceksin. Bunu her insanın yapması mümkün değildir.
İşte zor olan bu işi, Hz. Muhammed (sav) kolayca yapmış. Kimse O’nu davasından vazgeçirememiş. Düşmanlarının arasında yaşamış, ama bildiğini haykırmış. Ve haykırmakla da kalmayıp, söylediği her şeyi bizzat kendisi yaşamış. Bu zatın peygamber olduğuna inanmayacağız da kimin peygamberliğine inanacağız?