11- Kuran’ın hak kelam oldugunu ispat eden deliller onun risaletini tasdik eder
Bu delilin odak noktası Kur’an-ı Kerim dir. Nasıl ki ateş, dumanın varlığına; duman da ateşin varlığına delildir. Yani ateş varsa, duman da olacaktır. Ve duman varsa, muhakkak ateş de vardır. Dolayısıyla, ateşin varlığı ispat edildiğinde, dumanın varlığı da ispat edilmiş olur. Ya da tam tersi, dumanın varlığı ispat edildiğinde, ateşin varlığı da ispat edilmiş olur. Zira ateş dumansız, duman da ateşsiz olamaz.
Bunu daha iyi anlayabilmek için biraz açacağız. Çünkü delilimizi bu kaideye bina edeceğiz:
Mesela, bir tepenin arkasından yukarı doğru yükselen bir duman görsek, “Bu tepenin arkasında bir ateş vardır.” deriz. Bize, “Ateşi görmediniz ki, neyle varlığına hükmettiniz?” denilse, deriz ki: “Duman ancak bir ateşten gelebilir. Ateş olmaksızın dumanın varlığı mümkün değildir. Madem gözümüzle görüyoruz ki bir duman var, o halde ateş de olacaktır.”
Aynen bunun gibi, Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliğini ispat eden bütün deliller, aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’in de Allah’ın kitabı olduğunu ispat eder. Şöyle ki:
Madem bu zat Allah’ın peygamberidir; o halde yalan söylemez ve yalana tenezzül etmez.
Ve madem yalana tenezzül etmez; elbette Allah’a iftira etmez ve buna cüret edemez.
Ve madem Allah’a iftira etmez; o halde “Allah’ın kelamıdır.” dediği ferman, elbette Allah’ın kelamı olacaktır.
Dolayısıyla bu zatın peygamberliğini ispat eden bütün deliller, aynı zamanda Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu da ispat eder.
Aynen bunun gibi, Kur’an-ı Kerim de bütün mucizeleriyle ve Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden bütün delilleriyle, Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliğini ispat eder. Zira Allah’ın kitabını, ancak Allah’ın peygamberi tebliğ eder. Kur’an Allah’ın kelamıysa, bu kitabı tebliğ eden zat da Allah’ın peygamberi olmalıdır. Başka bir şey olamaz.
O hâlde şöyle bir söz söylesek: “Kur’an Allah’ın kelamıdır, zira Hz. Muhammed (sav) birçok mucizeler göstermiştir.” Yani Kur’an’ın Allah’ın kitabı olduğuna, Peygamberimizin mucizelerini delil yapsak, bu son derece doğrudur. Zira:
Madem mucize göstermiştir, o hâlde Allah’ın peygamberi olmalıdır.
Ve madem peygamberdir, elbette yalan söylemez ve yalana tenezzül etmez.
Ve madem yalan söylemez, o halde elindeki kitap Allah’ın kitabı olmalıdır. Zira bu zat, “Bu kitap Allah’ın kitabıdır.” demektedir.
Gördüğünüz gibi, bu zatın peygamberliğine iman etmek, Kur’an’ın Allah’ın kitabı olduğunu kabullenmekle neticeleniyor.
Aynen bunun gibi, şöyle bir söz daha söylesek: “Hz. Muhammed (sav) Allah’ın peygamberidir. Zira:
Kur’an gibi bir kitap getirilememiştir.
Kur’an’ın geçmişten ve gelecekten verdiği haberler doğru çıkmış, tarih ve arkeoloji bu haberlerin doğruluğunu tasdik etmiştir.
Kur’an bundan 1400 sene önce birçok bilimsel gerçeği haber vermiş, bu haberlerin doğruluğu bu asırda bizzat bilim adamları tarafından tasdik edilmiştir.
En inatçı düşmanları dahi Kur’an’ın ifadesine hayran olmuş, düşmanları dahi onun güzelliğini kabul etmiştir.
Kur’an; hem şahsi, hem siyasi, hem de sosyal alanda birçok inkılâplar yapmış ve bu inkılâplar sosyologları hayrette bırakmıştır.
Kur’an’ın koymuş olduğu hükümlerin hakkaniyeti hukukçular tarafından da tasdik edilmiştir…”
Yani bizler, Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden delilleri, Hz. Muhammed’in peygamberliğine delil yapsak, bu söz son derece doğrudur. Zira:
Madem Kur’an, saydığımız ve sayamadığımız delillerin tasdikiyle Allah’ın kelamıdır.
Elbette onu tebliğ eden zat da Allah’ın resulü olmalıdır. Zira Allah’ın kitabının, O’nun resulünden başkasına inmesi mümkün değildir.
Kur’an Allah’ın kitabı iken, onu tebliğ eden zatın Allah’ın resulü olmaması mümkün değildir.
Şimdi biz, Kur’an’ın hak kelam olduğunu ispat eden yüzlerce delile dayanarak deriz ki: Hz. Muhammed (sav) Allah’ın peygamberidir. Zira elindeki Kur’an, binler delilin tasdikiyle Allah’ın sözüdür.
O hâlde Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliğini inkâr edebilmek için, ilk önce elindeki fermanın yani Kur’an’ın Allah’ın kelamı olmadığını ve onun bir beşer sözü olduğunu kabul etmek gerekir. Bu ise mümkün değildir. Hatta şeytan bile şeytanlıkta yüz derece ileri gitse buna imkân verdiremez. Bozulmamış hiçbir aklı kandıramaz.