9- İlahi bir ihsan olan ilmi risaletini tasdik eder
Okuma-yazma bilmeyen bir zat, bir ilmin ve fennin âlimleri arasında olsa ve o ilim ve fende fikir beyan etse; onların ittifak noktalarında onlara muvafık olsa, ihtilaf ettikleri noktalarda ise onlara muhalefet edip, onların hatalarını düzeltse ve yanlışlarını gösterse; bu onun ilminin çalışarak tahsil edilmediğine, aksine Allah’ın ona bir ihsanı ve vehbi bir ilim olduğuna delildir.
Yani birisini düşünün… Okuma-yazma bile bilmiyor ve bu haliyle fiziğe damgasını vurmuş bilim adamlarının arasında bulunuyor. Bilim adamlarının ittifak ettiği noktalarda, onlara: “Siz doğrusunuz.” diyerek katılıyor. İhtilaf ettikleri noktalarda ise onların karşısına çıkıp: “Doğrusu budur.” diyerek onların hatalarını düzeltiyor ve doğruyu onlara gösteriyor. Herhalde bu işi yapan kişinin ilmi ve bilgisi, okumak ve çalışmakla kazanılmamış olup, ilahi bir hediyedir. Bunda şüphe edilmez.
Şimdi bu kaideyi Hz. Muhammed (sav) hakkında düşünelim:
Okuma-yazma bilmiyor, yani ümmi… Din hususunda ilim tahsil etmiş olan Yahudi ve Hıristiyan âlimlerin arasında. Bir de Allah inancı olmasına rağmen Allah’a yaklaşmak için putları aracı yapan putperestler var… Bu zat, onların ittifak ettiği; Allah vardır, Cennet ve Cehennem vardır, Melekler vardır, Allah peygamberler göndermiştir gibi hususlarda onları tasdik ediyor ve onlarla muvafakat içinde. Aralarında ihtilaf olan konularda ise; Hz. İsa peygamber midir? Hz. Meryem masum mudur? Allah’ın isim ve sıfatları nelerdir gibi konularda, onlara doğrusunu göstererek onları irşad ve ıslah ediyor.
Acaba okuma-yazma bilmeyen bir zatın kendi başına bunu yapması mümkün müdür? Onun bu hâli, O’na verilen ilmin ilahi bir ihsan olduğunu göstermez mi? İlahi bir ihsan olan bu ilmi de O’nun peygamberliğini ispat etmez mi?