Müşkil Hadisler

18. Şeytanın besmele çekilmeden başlanan yemeğe ortak olması

Bazı hadis-i şeriflerde yemeğe besleme ile başlanması gereği belirtilmiş, aksi hâlde şeytanın o yemekten yiyeceği bildirilmiştir. Bu hadis-i şeriflerden bir tanesi şöyledir:

إنَّ الشَّيْطَانَ يَسْتَحِلُّ الطَّعَامَ أَنْ لاَ يُذْكَرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ

Şeytan, üzerine Allah’ın isminin zikredilmediği yemeği kendine helal addeder. (Müslim, Eşribe, 102 (2017); Ebû Dâvûd, Et’ime, 16 (3766))

Şeytanın yemesi, içmesi ve insana ortak olması hususunda muhaddisler farklı izahlar yapmışlardır. Bu izahların bir kısmı şöyledir:

1. Cumhura (âlimlerin çoğunluğuna) göre, şeytanın yemesi ve içmesi hakikattir. Şeytanın iki eli vardır. Eğer yemek esnasında besmele çekilmez ve şeytan defedilmezse gerçekten yemeye ortak olur ve elleriyle bizzat yer.

2. Hadis-i şerifleri hakiki manasına hamleden muhaddislerden bir kısmı şu izahı yapar: Şeytanın çeşitli cinsleri vardır. Halis cinsler yiyip içmezler, evlenmezler; onlar bir nevi rîh yani rüzgârdır. Bazı cinsleri de vardır ki bu sayılanları yaparlar ve doğumla dünyaya gelirler. Hadiste yiyip içeceği bildirilen şeytanlar bunlardır.

3. Bir kısım âlimlere göre ise hadis-i şeriflerdeki yeme ve içme ifadeleri hakikat değil mecazdır. Bu ifadelerle mecaz mana kastedilmiştir. Bu mecazdan maksat da şeytanın yemekteki bereketi götürmesidir. Yoksa hakiki yeme ve içme mevzubahis değildir.

Bu âlimlere göre, Peygamberimiz (a.s.m.) yemeğin bereketinin gitmesini, “şeytanın yemesi” ve “şeytanın yemeğe ortak olması” teşbihiyle ifade etmiş ve bereket gitmesin diye besmele çekmeden yemeği yasaklamıştır.

4. Bir kısım âlime göre de yeme ve içmeden maksat, koklama ve koku almadan ibarettir. Bu âlimlere göre, şeytan besmele çekilmeden yenilen yemeğin kokusunu alır ve sofraya oturup bu yemeği koklar. Bu âlimlere göre de hakiki yeme-içme mevzubahis değildir.

Şunu da ifade edelim: Yemeğe başlarken besmele çekmek cumhura göre sünnet, Hanbeli mezhebine göre ise vaciptir.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, böyle müşkil hadislerde şu iki yoldan birini takip etmeliyiz:

Birinci yol: Hadisin manası hakkındaki bu izahları bilecek ve sonra diyeceğiz ki: Allah’ın Resulü (a.s.m.) hangi manayı kastetmişse ben ona iman ettim, kabul ettim, tasdik ettim. En iyisini Allah bilir.

İkinci yol: Bu izahlardan hangisi aklımıza daha çok yatıyorsa, kalbimiz hangisini daha kolay kabul ediyorsa onu kabul edip diğer izaha ilişmeyeceğiz. Yani şöyle diyeceğiz: Ben bu izahı kabul ediyorum ama diğerini de reddetmiyorum. Allahu Teâlâ hangi manadan razı ise gönlümü o manaya çevirsin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu