17. Cennette erkek ve kadın suretlerinin olduğu bir çarşı olması ve cennet ehlinin bu suretleri giymesi
Hazreti Ali (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
إنَّ في الْجَنَّةِ لَسُوقًا مَا فِيهَا بَيْعٌ وَلاَ شِرَاءٌ إلَّا الصُّوَرُ مِنَ الرِّجَالِ والنِّسَاءِ مَنِ اشْتَهَى صُورةً دخَلَ فيها
Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın suretleri vardır. Kişi bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer. (Tirmizî, Cennet, 15 (2553))
Hadis-i şerifin izahını yapmadan evvel, daha önce izah ettiğimiz bir meseleyi -önemine binaen- tekrar edelim:
Böyle müşkil hadislerde genel olarak muhaddisler iki yolu takip etmiştir:
1. Bir kısım muhaddis hadisi mecaza hamletmiş ve “Hadiste bir teşbih vardır. Mana-yı hakikisi murad değildir.” demiştir. Manayı mecaza hamledenler de hadis-i şerifi muhtelif şekillerde izah ve tevil etmiştir.
2. Bir kısım muhaddis de hadisi hakiki manasına hamletmiş ve “Mananın hakikatini tam anlayamasak da hadisten murad mana-yı hakikisidir.” demiştir.
Mezkûr hadis-i şerifte de durum aynıdır. Bir kısım muhaddis hadisi mecaza hamletmiş, bir kısmı da hakiki mananın murad olduğunu söylemiştir.
Hadisi mecaza hamledenler şöyle demiştir:
— Hadiste geçen “suret”ten murad “ziynet”tir. Bununla da bilezik, kolye, taç, yüzük gibi ziynet eşyaları kastedilmiştir. Kişi o çarşıda bu ziynetlerle süslenir ve onlardan dilediğini takınır.
Bu görüşün sahipleri içtihatlarına şu ifade tarzını delil getirmiştir:
Arapçada لِفُلاَنٍ صُورَةٌ حَسَنَةٌ “Falancanın güzel bir sureti var.” demek, “Hoş bir görünümü var.” demektir. Bu manaya göre, “suret giymekten” murad orada süslenmek ve giyinmek olmalıdır.
Hadisi hakiki manasına hamledenler de şöyle demiştir:
— Cennette bir çarşı vardır ki bu çarşıda güzel suretler arz edilmektedir. Kişi bunlardan hangisini arzular ve temenni ederse, Allah Teâlâ o kimseyi o surete sokar. Burada zat değil, sıfat değişikliği yani dış görünüşün değişmesi mevzubahistir.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, müşkil hadislere bakışımız şu iki ihtimalden biri olmalıdır:
Birinci ihtimal: Hadisin manası hakkındaki bu izahları bilecek ve sonra diyeceğiz ki: Allah’ın Resulü (a.s.m.) hangi manayı kastetmişse ben ona iman ettim, kabul ettim, tasdik ettim. En iyisini Allah bilir.
İkinci ihtimal: Bu izahlardan hangisi aklımıza daha çok yatıyorsa, kalbimiz hangisini daha kolay kabul ediyorsa onu kabul edip diğer izaha ilişmeyeceğiz. Yani şöyle diyeceğiz: Ben bu izahı kabul ediyorum ama diğerini de reddetmiyorum. Allahu Teâlâ hangi manadan razı ise gönlümü o manaya çevirsin.