16. “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” hadisinin izahı
Bu dersimizde şu hadis-i şerifin izahını yapacağız:
Ebû Hüreyre (r.a.) Hazretleri şöyle anlatıyor: Resulullah (a.s.m.) bir gün torunu Hazreti Hasan’ı öpmüştü. Bu sırada yanında bulunan Akra b. Hâbis sanki bunu tuhaf karşıladı ve şöyle dedi:
— Benim on tane çocuğum var fakat onlardan hiçbirini öpmedim.
Bunun üzerine Resulullah (a.s.m.) ona bakıp şöyle buyurdu:
— Merhamet etmeyene merhamet edilmez. (Buhârî, Tevhid, 2)
Mezkûr hadis-i şerifte geçen, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” ifadesi hakkında muhaddisler farklı izahlar yapmıştır. Bu izahların bir kısmı şöyledir:
Birinci izah: Allahu Teâlâ rahmet gözüyle sadece kalbinde merhamet bulunanlara bakar. Salih amel işlemiş olsa bile kalbinde merhamet olmayana bakmaz.
İkinci izah: Birinci “merhamet”ten maksat ameldir. İkinci “merhamet”ten maksat ise amelin karşılığı olan mükâfattır. Buna göre mana şöyle olur: Amel etmeyene mükâfat verilmez.
Üçüncü izah: Birinci “merhamet”ten maksat sadaka vermektir. İkinci “merhamet”ten maksat ise beladan muhafaza olmaktır. Buna göre mana şöyle olur: Sadaka vermeyen beladan mahfuz olmaz.
Dördüncü izah: Birinci “merhamet”ten maksat iyilik şekillerinden herhangi birisidir. İkinci “merhamet”ten maksat ise sevap vermektir. Buna göre mana şöyle olur: İyilik şekillerinden herhangi biriyle başkasına iyilik yapmayana hiçbir sevap verilmez.
Beşinci izah: Birinci “merhamet”ten maksat, Allah’ın emir ve yasaklarına uymak suretiyle kişinin kendi nefsine merhamet etmesidir. İkinci “merhamet”ten maksat ise Allah’ın ona rahmet etmesidir. Buna göre mana şöyle olur: Kim Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından kaçmak suretiyle nefsine merhamet etmezse Allah da ona rahmet etmez. Çünkü Allah nezdinde ona verilmiş bir söz ve bir garanti mevcut değildir.
İbnu Ebî Cemre bu makamda der ki:
— Kişi bu ihtimallerin her biriyle nefsini tartmalı; birinden müspet netice alamazsa Allah’a iltica edip yardımını talep etmelidir.
Bu hadis-i şerifi ve şerhini şu hakikatin beyanı için naklettim:
Bu hadisin şerhinde gördüğünüz gibi, muhaddisler hadis-i şeriflere şerh ve izah yapmışlardır. Nasıl ki Kur’an’ın tefsiri var ve ancak bu tefsirler okunarak mananın hakikatine ulaşılabilir. Aynen bunun gibi, hadis-i şeriflerin de şerh ve izahları var ve ancak bu izahlar okunarak hadislerin manası anlaşılabilir; mananın hakikatine ulaşılabilir.
Zira bir muhaddisin ve hadis hafızının hadisten anladığı ile bizim anladığımız aynı değildir. Ezberinde yüz bin, iki yüz bin ve daha fazla hadis olan bir âlimin bir hadise bakışıyla ve o hadisten anladığı mana ile bizim bakışımız ve anladığımız mana aynı değildir. Bu sebeple, hadisleri okurken şerhiyle okumalı ve istifademizin ziyadeleşmesine çalışmalıyız.
Dersimizi mezkûr hadis-i şerife uygun bir duayla bitirelim:
Ya Rabbi! Mahlukatına merhamet göstermeyi ve buna mukabil merhametine mazhar olmayı bizlere nasip et. Âmin.