15. “Şeytan insanoğlunda kanın cereyanı gibi cereyan eder.” hadisinin izahı
Hazreti Enes (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
اِنَّ الشَّيْطَانَ يَجْزِي مِنَ ابْنِ آدَمَ مَجْرَى الدَّمِ
Şeytan insanoğlunda kanın cereyanı gibi cereyan eder. (Ebû Dâvûd, Sünnet, 18)
Böyle müşkil hadislerde genel olarak muhaddisler iki yolu takip etmiştir:
1. Bir kısım muhaddis hadisi mecaza hamletmiş ve “Hadiste bir teşbih vardır. Mana-yı hakikisi murad değildir.” demiştir. Manayı mecaza hamledenler de hadis-i şerifi muhtelif şekillerde izah ve tevil etmiştir.
2. Bir kısım muhaddis de hadisi hakiki manasına hamletmiş ve “Mananın hakikatini tam anlayamasak da hadisten murad mana-yı hakikisidir.” demiştir.
Mezkûr hadis-i şerifte de durum aynıdır. Bir kısım muhaddis hadisi mecaza hamletmiş, bir kısmı da hakiki mananın murad olduğunu söylemiştir. Şöyle ki:
El-Kâdî Hazretlerinin beyanına göre, bir kısım âlimler mezkûr hadisin manasını hakikat kabul ederken, bir kısım âlimler mecaz kabul etmiştir.
Hadis-i şerifin zahiri manasını esas alanlar şöyle demiştir:
— Şeytanın insanın içinde dolaştığını kabul etmek gerekir. Allahu Teâlâ şeytana, insanın içinde -kanın dolaştığı gibi- dolaşma gücü vermiştir.
Bu mana akıldan uzak da değildir. Nasıl ki balık suda yüzer, kuş havada uçar, ayaksız yılan yerde sürünür; aynen bunlar gibi, şeytan da insanın kanında gezebilir.
Şunu ifade edelim ki: Her meselenin aklımıza sığması gerekmez. Yine her meseleyi en ince manasına kadar anlamak zorunda da değiliz. Zaten iman da budur!
Sözün özü: Bir kısım âlimler hadisi hakiki manasına hamletmişler ve hadiste mecaz olmadığı kanaatine varmışlar.
Bir kısım âlimler ise mezkûr hadis-i şerifi mecaza hamletmişler ve mana-yı hakikisinin kastedilmediğini belirtmişler. Onlar da şöyle demişler:
— Şeytanın insanın kanında cereyan etmesi, şeytanın saptırmayı çokça yapması ve vesveseyi çokça vermesinden kinayedir. Yani bu ifade bir teşbih ve bir temsildir. Bu teşbihle, şeytanın insandan -tıpkı kanın ayrılmadığı gibi- hiç ayrılmadığı ifade edilmiştir… Şeytanın cismiyle insanın içinde dolaşması mevzubahis değildir ve hadisten bu mana murad edilmemiştir.
Hadis-i şerifin izahını bu şekilde yaptıktan sonra, şimdi, daha önceki derslerde beyan ettiğimiz bir meseleyi makam münasebetiyle tekrar edelim:
Müşkil hadislere bakışımız şu iki ihtimalden biri olmalıdır:
Birinci ihtimal: Hadisin manası hakkındaki bu izahları bilecek ve sonra diyeceğiz ki: Allah’ın Resulü (a.s.m.) hangi manayı kastetmişse ben ona iman ettim, kabul ettim, tasdik ettim. En iyisini Allah bilir.
İkinci ihtimal: Bu izahlardan hangisi aklımıza daha çok yatıyorsa, kalbimiz hangisini daha kolay kabul ediyorsa onu kabul edip diğer izahlara ilişmeyeceğiz. Yani şöyle diyeceğiz: Ben bu izahı kabul ediyorum ama diğerlerini de reddetmiyorum. Allahu Teâlâ hangi manadan razı ise gönlümü o manaya çevirsin.