14. “Müminin ruhu cennet ağacında beslenen bir kuş olur.” hadisinin izahı
Ka’b İbni Malik Hazretlerinden rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
إنَّما نسَمةُ المؤمنِ طائرٌ يُعلَقُ في شجرِ الجنَّةِ حتَّى يرجعَ إلى جسدِهِ يَومَ يُبعَثُ
Müminin ruhu cennet ağacında beslenen bir kuş olur. Yeniden dirilme gününde Allah onu cesedine döndürünceye kadar orada beslenir. (Muvatta, Cenâiz, 49; Nesâî, Cenâiz, 117; İbni Mâce, Zühd, 32)
Bu hadis-i şerifte, müminin ruhunun bir kuş olacağı ve yeniden dirilme gününe kadar cennet ağaçlarında besleneceği beyan edilmektedir. Bazı hadis inkârcıları bu hadis-i şerife ilişerek diyorlar ki:
— İnsanın ruhu nasıl kuş olur? Bu hadis nasıl sahih olur?
Onların bu sözüne karşı diyoruz ki: Hem bilmiyorsunuz hem de bilene sormuyorsunuz. Gelin, bu işin erbabı olan muhaddislere soralım ve hadisin manasını onlardan öğrenelim:
Evvela hadis âlimleri başka rivayetlere dayanarak der ki:
— Cennette kuş olacak ruh mücahidlerin ve şehit olarak ölen müminlerin ruhudur. Diğer müminler bu manaya dâhil değildir.
Ebû Bekr İbnu’l-Arabî Hazretleri şöyle der:
— Sadece şehitlerin kıyametten önce yeme ve diğer nimetlere mazhar olacağı, diğer ruhlara ise kıyametten önce bunların verilmeyeceği hususunda ümmetin icmaı vardır.
Bu izahtan sonra, şimdi muhaddislerin mezkûr hadis-i şerife dair beyanlarını nakledelim:
1. Bir kısım âlimler “kuş olma” ifadesi için şöyle demiştir: Ruh Allah’ın emriyle kuş şeklinde teşekkül ve temessül eder. Tıpkı meleğin insan şeklinde temessül etmesi gibi… Bu âlimlere göre, hadisteki ifade hakikattir, mecaz değildir.
2. Bir kısım âlimler de şöyle der: Kuş olmaktan murad -bazı rivayetlerde geldiği üzere- ruhun bir kuşun bedenine girmesidir. Bu âlimlere göre, “kuş olma” ifadesi mecazdır ve teşbihtir. Bununla kuşun bedenine girme ve binme kastedilmiştir.
3. İmam Süyûtî Hazretleri ise şöyle der: “Kuş olma” tabiriyle kastedilen mana, sadece “uçmaya muktedir olmadaki” benzeyiştir. Burada yaratılış yönüyle bir benzeme mevzubahis değildir. Çünkü insanın maddi şekli mahlukatın şekilleri arasında en üstünüdür. Bu sebeple, insanın kuşa benzemesi muhaldir.
Abdulhâdî es-Sindî, İmam Süyûtî’nin bu izahına şöyle itiraz eder: Bu görüş, ruhun kendisine has bir şekli olması durumunda doğrudur. Ama hakikat-i hâlde insan ruhunun müstakil ve hususi bir şekli yoksa ve şekilden mücerretse; Allahu Teâlâ da bir hikmete binaen belli bir şekil almasını dilerse, ilk olarak kuş şeklini almasında aklın kabul etmeyeceği bir husus yoktur.
4. İbni Kayyim da özetle şöyle der: Ruhun kaldığı bir yerin olduğunu söylemek, onların ne kabirde olduğuna ne de kabrin çevresinde olduğuna delalet etmez. Bilakis ruhun bu yerle bir bağlantısı bulunduğuna delalet eder ve bu manada ona bir mekân izafesi sahih olur. Burada güneş misali verilebilir. Zira güneş semada olduğu hâlde şuaları yerdedir. Gerçi bu benzetmede eksiklik vardır. Çünkü ışık güneşin zatı değil arazıdır. Ruh ise arazıyla değil, zatıyla başka yerdedir. Resulullah (a.s.m.)’ın miraçta peygamberleri semavatta görmesi de bu meselemize delildir. Zira Resulullah (a.s.m.) orada ruhları misalî bedenleriyle görmüştür. Onlar aynı anda kabirlerinde canlı olarak namaz kılıyorlardı. Dolayısıyla şehitlerin ruhunun cennette olması, aynı anda başka bir yerde olmasına mâni değildir.
Daha önceki derslerde beyan ettiğimiz bir meseleyi makam münasebetiyle tekrar hatırlatalım:
Müşkil hadislere bakışımız şu iki ihtimalden biri olmalıdır:
Birinci ihtimal: Hadisin manası hakkındaki bu izahları bilecek ve sonra diyeceğiz ki: Allah’ın Resulü (a.s.m.) hangi manayı kastetmişse ben ona iman ettim, kabul ettim, tasdik ettim. En iyisini Allah bilir.
İkinci ihtimal: Bu izahlardan hangisi aklımıza daha çok yatıyorsa, kalbimiz hangisini daha kolay kabul ediyorsa onu kabul edip diğer izahlara ilişmeyeceğiz. Yani şöyle diyeceğiz: Ben bu izahı kabul ediyorum ama diğerlerini de reddetmiyorum. Allahu Teâlâ hangi manadan razı ise gönlümü o manaya çevirsin.