11. “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” hadisinin izahı
Bu dersimizde şu hadis-i şerifin izahını yapacağız:
عن أبي هريرة ، اِذَا دَخَلَ رمَضَانُ فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الْجنَّةِ وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِ وسُلْسِلَتِ الشَّيَاطِينُ
Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur. (Buhârî, Savm, 5; Müslim, Sıyam, 2; Nesâî, Sıyam, 5)
Bazı hadis-i şerifleri okursunuz ve anlarsınız. Bazılarının manasında ise bir zorluk vardır. Bu tip hadisleri konu edinen hadis bilim dalına “müşkilü’l-hadis” denir.
Hadisleri doğru anlamak için bu ilmin bilinmesi ve bu ilim erbabının eserlerinin okunması gerekir. Bu ilmin erbabı hadis hafızı olup, dâhi derecesinde insanlardır. Bu zatların nasıl müstesna âlimler olduğunu şu bilgiyle anlayabilirsiniz:
– Yüz bin hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberleyene “hafız” denir.
– İki yüz bin hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberleyene “şeyhu’l-hadis” denir.
– Üç yüz bin hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberleyene “huccetü’l-İslam” denir.
– Üç yüz binden daha çok hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezberleyene “hadis imamı” ve “hadis müçtehidi” denir.
Bugün değil üç yüz bin hadisi, üç yüz hadisi senetleriyle birlikte ezberleyen bir kişi bulamazsınız!
Şu bir kaidedir: Bir fende veya sanatta, münakaşaya sebep olan bir konuda, o fennin ve sanatın dâhilerinin sözü geçer. O fenden olmayan birisi ne kadar dâhi de olsa sözü o meselede geçmez. Mesela bir hastalığın keşfinde küçük bir doktorun sözü, büyük bir mühendisin sözüne tercih edilir. Çünkü mesele tıptır; tıp ilminde söz de doktorlarındır.
Aynen bunun gibi, bir hadis-i şerif izah edilecekse söz hakkı hadis hafızlarının ve muhaddislerindir.
— Bir hadis-i şerifi, ezberinde yüz bin hadis olan bir hadis âlimi mi daha iyi anlar yoksa bu ilmin erbabı olmayan, ezberinde yüz hadis bile bulunmayan birisi mi daha iyi anlar?
Bu izahları şundan yapıyorum: Her gün televizyonlarda birilerini görüyorsunuz. Hadisler hakkında ahkam kesiyorlar. Bir kısmı hadisleri toptan inkâr ediyor; bir kısmı da akıllarına yatmayanları inkâr ediyor.
— Peki, bunlar hadis hafızı mıdır?
Hayır, hadis hafızı değildir!
— Hadis âlimi midir?
Hayır, hadis âlimi de değildir.
— Peki, ezberlerinde kaç hadis vardır?
İnanın 100 hadis bile yoktur. Ama iş lafa geldi mi ezberinde 500 bin hadis olan âlimleri beğenmezler. Siz siz olun, bu kişilerden uzak durun!
Bu hatırlatmadan sonra, şimdi geldik hadisimizin izahına:
Hadis-i şerifte, ramazan geldiğinde cennet kapılarının açıldığından, cehennem kapılarının kapandığından ve şeytanların zincire vurulduğundan haber verilmiş. Bu hadisin manası hakkında muhaddisler farklı izahlar yapmışlar. Bu izahların bir kısmı şöyledir:
Kâdî İyâz der ki: Hadiste bir mecaz olabilir. Yani lafızların hakiki manası değil, mecaz mana murad olabilir. Bu ihtimale göre, hadisin manası şöyle olur:
Cennetin kapılarının açılmasından maksat, cennete girmenin sebebi olan ibadetleri, Allah’ın kullarına açması ve kolaylaştırmasıdır.
Cehennemin kapılarının kapanmasından maksat, kişinin kendisini cehenneme sokacak isyanlardan çevrilmesi ve günahlardan uzak tutulmasıdır.
Şeytanların bağlanmasından murad ise onların müminleri şaşırtma, aldatma ve şehvetleri süsleme gibi işlerden âciz bırakılmasıdır.
Eğer hadiste bir mecaz varsa manası budur. Bununla birlikte, hadisin zahirî manasında olması da mümkündür. Yani ramazan geldiğinde cennetin kapıları bizzat açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlenir. Bütün bunlar ramazan ayının girmesine, hürmetinin büyüklüğüne ve şeytanın müminlere eziyetten menedildiğine bir alamet ve bir işarettir.
Demek, Kâdî İyâz Hazretleri hadis-i şerifi hem mecaz manasıyla hem de hakiki manasıyla izah etmiş ve “İki ihtimal de olabilir.” demiş.
Hadis-i şerif hakkındaki bir başka izah Zeyd İbnu’l-Münir Hazretlerine aittir. O der ki: Hadisin zahirî manasının esas alınması daha evladır.
İmam Kurtubî Hazretleri de hadisi zahirî manasına hamletmiş ve hakiki manayı tercih etmiştir.
Eğer hadiste zahirî mana kastedilmişse, bu durumda şu soru ortaya çıkar:
— Eğer ramazanda şeytanlar zincirleniyorsa nasıl oluyor da insanlar günah işliyor ve isyanlar çokça vukua geliyor?
— Eğer şeytanlar bağlansaydı bunların vukua gelmemesi gerekirdi?
Bu soruya İmam Kurtubî Hazretleri şöyle cevap veriyor:
1. Bağlananlar şeytanların tamamı değil, bir kısmıdır. İnsanları aldatan da bunlardır.
2. Orucu şartlarına uyarak ve adabını gözeterek tutanlarda günah işlemek çok az görülmektedir. Bu da şeytanların bir kısmının bağlandığını ispat eder.
Ayrıca şunu da unutmayalım ki: İnsanı sadece şeytan değil nefsi de aldatır. Bütün şeytanlar bağlı olsa bile insanı aldatmak için nefsi yeter!
Bazı hadis âlimleri hadis-i şerifi daha farklı izah etmişler. Bunlar hadisi mecaza hamledip şöyle demişler: Bu hadis-i şerif mükelleften özrün kaldırıldığına bir işarettir. Bununla onlara şöyle denilmek istenmiştir:
— Şeytanlar bağlandı artık size zarar veremezler. O hâlde ne ibadetleri terk ne de kötülükleri işleme de onları bahane edip kendinize bir mazeret gösteremezsiniz.
Bu da hadisin farklı bir izahı…
— Peki, bütün bu izahlardan sonra biz hangisini kabul edeceğiz?
Biz şunu yapacağız: Hadisin manası hakkındaki bu izahları bilecek ve sonra diyeceğiz ki: Allah’ın Resulü (a.s.m.) hangi manayı kastetmişse ben ona iman ettim, kabul ettim, tasdik ettim. En iyisini Allah bilir.
Ya da şunu yapacağız: Bu izahlardan hangisi aklımıza daha çok yatıyorsa, kalbimiz hangisini daha kolay kabul ediyorsa onu kabul edip diğer izahlara ilişmeyeceğiz. Yani şöyle diyeceğiz: Ben bu izahı kabul ediyorum ama diğerlerini de reddetmiyorum. Allahu Teâlâ hangi manadan razı ise gönlümü o manaya çevirsin…
Müşkil hadislere bakışımız işte bu olmalı.