13. “Ölüm cennetle cehennemin arasına konulup orada kesilir.” hadisinin izahı
İbni Ömer Hazretlerinden rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
إذا صارَ أهْلُ الجَنَّةِ إلى الجَنَّةِ وأَهْلُ النَّارِ إلى النَّارِ جِيءَ بالمَوْتِ حتَّى يُجْعَلَ بيْنَ الجَنَّةِ والنَّارِ ثُمَّ يُذْبَحُ ثُمَّ يُنادِي مُنادٍ يا أهْلَ الجَنَّةِ لا مَوْتَ ويا أهْلَ النَّارِ لا مَوْتَ فَيَزْدادُ أهْلُ الجَنَّةِ فَرَحًا إلى فَرَحِهِمْ ويَزْدادُ أهْلُ النَّارِ حُزْنًا إلى حُزْنِهِمْ
Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde oldukları zaman ölüm getirilir. Cennetle cehennemin arasına konup orada kesilir. Sonra bir münadi şöyle nida eder: “Ey ehl-i cennet! Artık ölüm yok. Ve ey ehl-i nar! Artık ölüm yok.” Cennetliklerin neşesi bununla daha da artar. Cehennemliklerin de hüznü artar. (Buhârî, Rikak, 50-51; Müslim, Cennet, 43 (2850))
Bu hadis-i şerifte, ahiret hayatında ölümün bir koyun gibi kesileceği beyan edilmektedir. Bazı hadis inkârcıları bu hadis-i şerife ilişerek diyorlar ki:
— Ölüm nasıl kesilebilir? Buna akıl nasıl kabul eder?
Evvela onlara deriz ki: Bu hadis-i şerif Kur’an’dan sonra en sahih kaynaklar olan Buhârî ve Müslim’de geçmektedir. Bu iki kaynakta geçen bir hadise itiraz edilmez. Sizin derdiniz, hadislerin cerh ve tadilini aklınızla yapmanız ve nefsinizi hakem kılmanız. Sizin aklınız böyle müşkil hadislerin ince manalarına ulaşmaz. Zaten ulaşamadığı için inkâr ediyorsunuz.
Şimdi size bu hadisin şerhi hakkında dört farklı görüşü nakledeceğiz. İstediğinizi alın ve kullanın!
1. İbni Hacer ve bir kısım âlimlere göre, hadiste bir mecaz vardır ve ölümün kesilmesi ifadesi bir temsildir. Gerçek bir kesim mevzubahis değildir. Bu görüşe göre, ebediyet hakikati “ölümün kesilmesi” teşbihiyle anlatılmıştır. Hakiki olarak ölümün kesilmesi diye bir şey söz konusu değildir.
2. Bazı âlimlere göre ise hadis gerçek bir kesimi ifade etmektedir. Bu âlimlere göre, burada kesilen ölümün kendisi değil, ölümle vazifeli olan melektir. Hadis-i şerifte, bu meleğin kesilmesi “ölümün kesilmesi” olarak temsil edilmiştir. Bu görüşün sahipleri der ki: Ruhları kabzeden bu meleği ahirette herkes tanır. Eğer ölüm meleği yaşamaya devam edecek olursa cennet ehlinin neşesi kaçar. Onun ölümüyle ehl-i cennet neşeye gark olur.
3. İmam Kurtubî ise şöyle der: Nasıl ki Allahu Teâlâ amellerin sevabından onları temsil eden mümessiller yaratır. Ölümün kesilmesi de aynen böyledir. Allahu Teâlâ ölümü temsil eden bir koç yaratır ve onu “ölüm” diye isimlendirir. Onu cennetliklerin ve cehennemliklerin kalbine “Bu ölümdür.” diye atar. Böylece onun kesilmesi cennet ve cehennemde ebediyete delil olur.
4. Bazı âlimler de şöyle demiştir: Allah’ın arazlardan bir ceset inşa etmesine, onu bir madde kılmasına hiçbir mâni yoktur. Buna delil de şu hadis-i şeriftir: “Bakara ve Âl-i İmran surelerini okuyun. Çünkü bu iki sure kıyamet günü iki bulut şeklinde gelirler.” Bu iki surenin tecessüm etmesi gibi, ölüm de tecessüm eder ve koç gibi kesilir.
— Peki, bütün bu izahlardan sonra biz hangisini kabul edeceğiz?
Biz şunu yapacağız: Hadisin manası hakkındaki bu izahları bilecek ve sonra diyeceğiz ki: Allah’ın Resulü (a.s.m.) hangi manayı kastetmişse ben ona iman ettim, kabul ettim, tasdik ettim. En iyisini Allah bilir.
Ya da şunu yapacağız: Bu izahlardan hangisi aklımıza daha çok yatıyorsa, kalbimiz hangisini daha kolay kabul ediyorsa onu kabul edip diğer izahlara ilişmeyeceğiz. Yani şöyle diyeceğiz: Ben bu izahı kabul ediyorum ama diğerlerini de reddetmiyorum. Allahu Teâlâ hangi manadan razı ise gönlümü o manaya çevirsin…
Müşkil hadislere bakışımız işte bu olmalı.