12. “Dünya Allah nazarında sivrisineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kâfire ondan bir yudum su içirmezdi.” hadisinin izahı
Sehl İbni Sa’d Hazretlerinden nakledilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
لَوْ كَانَتِ الدُّنْيَا تَعْدِلُ عِنْدَ اللَّهِ جَنَاحَ بَعُوضَةٍ مَا سَقَى كَافِرًا مِنْهَا شَرْبَةَ مَاءٍ
Dünya Allah nazarında sivrisineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kâfire ondan bir yudum su içirmezdi. (Tirmizî, Zühd, 13/2321; İbni Mâce, Zühd, 11/2410)
Bu hadis-i şerifte, dünyanın Allah katında hiçbir kıymetinin olmadığı beyan buyrulmuş. Bu durumda şu soru akla geliyor:
— Dünyanın Allah katında hiçbir kıymeti yoksa dünya niçin yaratıldı ve bu kadar masraf niçin yapıldı?
— Yok, eğer dünyanın Allah katında bir kıymeti varsa, hadiste geçen “sivrisineğin kanadı kadar bir kıymetinin olmaması” ne manaya geliyor?
Bu soruların cevabını Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin “Sözler” isimli eserinden iktibasla vereceğiz:
Dünyanın üç yüzü vardır. Yani şu dünya içinde, iç içe girmiş üç dünya vardır. Bu üç dünyadan ikisi Allah katında kıymetlidir. Üçüncünün ise hiçbir kıymeti yoktur ve hadiste kastedilen dünya bu üçüncü dünyadır.
Dünyanın birinci yüzü, Allah’ın isim ve sıfatlarına ayna olan yüzüdür. Şu dünyadaki her bir varlık Allah’ın isimlerine bir aynadır. Her bir mevcud, Allah’ın kudret kalemiyle yazılmış İlahî bir mektuptur. Bir çiçek, bir böcek, ağaç, kuş, kelebek, bir damla su; her ne varsa, her şey Allah’ın bir mektubudur. O mektupta Allah’ın isim ve sıfatları yazılmıştır.
Dilerseniz, bir kelebeği bu cihetle okuyalım ve üzerinde yazılan İlahî isimleri bir nebze tefekkür edelim:
– Bu kelebek yok idi var oldu. Varlığı ile Allah’ın “Mucid”, “Mübdi”, “Hâlık” ve “Mükevvin” isimlerine ayna oldu.
– Allah o kelebeğe hayat verdi. Hayatıyla “Muhyi” ismine ayna oldu.
– Allah o kelebeği besledi. Beslenmesiyle “Rezzak”, “Rahman”, “Münevvil” ve “Mukit” isimlerine ayna oldu.
– Sanatlı vücuduyla “Sâni” ismine, hikmetli cihazlarıyla “Hakîm” ismine, suretiyle “Musavvir” ve “Fettah” isimlerine ayna oldu.
– Vücudunda onlarca maddenin toplanmasıyla “Cami” ismine, rengiyle “Mülevvin” ismine, diğer kelebeklere benzememesiyle “Mufassıl” ismine ayna oldu.
– Vazifesinin ve hayat şartlarının kendisine öğretilmesiyle “Rab”, “Mülakkin” ve “Sâik” isimlerine ayna oldu.
– Bir yumurtadan çıkartılmakla “Fâlik” ismine, her ihtiyacının karşılanmasıyla “Rahim”, “Vehhab” ve “Muhsin” isimlerine ayna oldu.
– Hâlden hâle, şekilden şekle sokulmasıyla “Muhavvil”, “Mükemmil” ve “Mübeddil” isimlerine ayna oldu.
– Yumurtadaki hâliyle “Evvel” ismine, son şekliyle “Ahir” ismine, varlığıyla “Zahir” ismine, içinde çalışan fabrikayla “Bâtın” ismine ayna oldu.
– Yapan elbette yaptığını bilecek. Kudreti onu yapmaya yetecek. Yaptığını görecek ve yapmayı irade edecek. Bütün bunlarla o kelebek Allah’ın “Alîm”, “Kadîr”, “Basîr” ve “Mürîd” isimlerine ayna oldu.
Daha bunlar gibi, onlarca İlahî isme ayna oldu, mazhar oldu. Bu kelebek gibi, şu dünyadaki her bir varlık ve dünyanın kendisi Allah’ın binbir ismine aynadır ve mazhardır.
İşte dünyanın birinci yüzü bu yüzdür ve bu yüz Allah katında çok kıymetlidir.
Dünyanın ikinci yüzü ahiretin tarlası olan yüzüdür. İnsan bu dünyada eker, ahirette biçer. Cennet bu dünyada kazanılır.
İnsan bu dünya tarlasına -tabiri caizse- namaz eker, oruç eker, zekât eker, hac eker… Zikir, şükür, hamd eker…. Salih amel ve ibadet eker… Ektiklerini de cennette biçer.
— Eğer dünya olmasaydı insan cenneti kazandıracak amelleri nerede işleyecekti?
İşte dünyanın ikinci yüzü bu yüzdür ve bu yüz de Allah katında çok kıymetlidir.
Dünyanın üçüncü yüzü ise ehl-i gaflete bakan yüzüdür. Fâni lezzetlerin, zevale mahkûm zevklerin ve geçici keyiflerin olduğu yüzdür. İşte bu yüzün Allah katında sivrisineğin kanadı kadar kıymeti yoktur. Kıymeti olmadığı için, kâfirlerin bu lezzetlerden istifadesine müsaade eder.
Teşbihte hata olmasın, hani siz kıymetsiz bir eşyanızı çöpe atarsınız ya; kim alırsa alsın, buna bakmazsınız. Allahu Teâlâ da âdeta dünyanın bu üçüncü yüzünü çöpe atmıştır. Ehl-i gafletten başkası çöpteki bu yüze bakmaz. Kim de bakıp alırsa, Allah bu yüze kıymet vermediği için ona ilişmez.
Bakın, cennetteki nimetler Allah katında çok kıymetlidir. Bu sebeple, Allahu Teâlâ kâfirlere cennetten bir yudum su bile vermez. Bu hakikat Kur’an’da şöyle geçer:
وَنَادَى أَصْحَابُ النَّارِ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَنْ أَفِيضُوا عَلَيْنَا مِنَ الْمَاء أَوْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ قَالُوا إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَهُمَا عَلَى الْكَافِرِينَ
Cehennem ehli cennet ehline, “Bize biraz su akıtın veya Allah’ın size verdiği rızıktan bize de verin.” diye seslenir. Cennettekiler de “Şüphesiz Allah bunların ikisini de kâfirlere haram kılmıştır.” derler. (Araf 50)
Bu ayetin beyanıyla, kâfirler cennetten bir damla su bile içemezler. Ama bu dünyada görüyorsunuz; yatlarda, katlarda, her türlü keyif ve lezzet içinde yaşıyorlar.
— Nedenini öğrendiniz mi?
Çünkü Allah bu dünyanın fâni lezzetlerine sivrisineğin kanadı kadar kıymet vermiyor. Eğer bu fâni lezzetlerin Allah katında sivrisineğin kanadı kadar bir kıymeti olsaydı Allah onlara bir damla su içirmezdi.
İşte dünyanın üçüncü yüzü bu yüzdür; fani lezzetlerin ve geçici zevklerin olduğu yüz…
Bu yüzün Allah katında hiçbir kıymeti yoktur ve hadiste zikredilen “dünya” ile dünyanın bu yüzü kastedilmiştir.
Bu dersten kıssadan hissemiz de şu olsun: Madem Allahu Teâlâ, dünyanın birinci yüzü olan “İlahî isimlere bakan yüzüne” ve ikinci yüzü olan “ahiretin tarlası olan yüzüne” kıymet veriyor. O hâlde bizler de sadece bu iki yüze kıymet verelim.
Ve madem Allahu Teâlâ dünyanın üçüncü yüzü olan fâni lezzetler ve geçici zevkler yüzüne kıymet vermiyor. O hâlde bizler de bu yüze sivrisineğin kanadı kadar kıymet vermeyelim.