6- Güzel sıfatların tamamına zirve seviyede sahiptir.
Hz. Muhammed (sav)’in sahip olduğu vasıfları ve zatının kemalini tahlil edeceğiz. Yani Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliğine, güzel ahlakını ve zatının kemalini delil yapacağız. Öyle ya, Güneş’in varlığını ispat etmek için, Güneş’in kendisi yeter. Başka şeylere müracaat edip yorulmaya gerek yoktur. Kim başını kaldırıp semaya baksa, âleme nurunu saçan Güneş’i çıplak gözüyle görebilir.
Aynen bunun gibi, kim de Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliğini görmek isterse, O’nun zatına bakması yeterlidir. Zira sahip olduğu sıfatlara ancak bir peygamber sahip olabilir.
Sözün özü şudur: Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliğine; Allah’a olan sarsılmaz imanı, takvası, dünyaya karşı zühdü, cesareti, ibadeti, tevazusu, cömertliği, affı, merhameti, güvenilirliği, metaneti ve güzel ahlakın diğer bütün hasletleri delildir. Bütün bu güzel hasletler bu zatta zirve seviyede bulunuyordu. Güzel ahlakın böyle her nevine zirve seviyede sahip olmak ve bu hasletleri zıtlarına inkılâp ettirmemek, ancak bir peygambere nasip olabilir.
Yani hem çok cömert olacak, hem de asla israf yapmayacak.
Hem çok cesur olacak, hem de asla zulmetmeyecek.
Hem çok tevazu sahibi olacak, hem de asla zillete düşmeyecek.
Hem çok affedici olacak, hem de Allah’ın hakkını asla çiğnetmeyecek…
Bunlar gibi, bir kimsenin bir sıfata zirve seviyesinde sahip olup, o zirveye yakın duran kötü bir haslete düşmemesi çok zordur. Kişi tek bir sıfat da bile bunu zor yakalar. Mesela, çok cömerttir, ama israf da yapar. Çok cesurdur, ama cesareti sebebiyle zulüm de işler. Çok ibadet eder, ama ibadetini beğenerek riyaya veya ucba düşer. Hâlbuki Hz. Muhammed (sav) böyle değildi. O hem güzel ahlakın her hasletinin zirvesindeydi, hem de asla o zirveye yakın kötü bir haslete düşmezdi.
Bu delilin hakkını vermek çok uzun zaman ister. Bu sözümüze binlerce siyer ve tarih kitapları şahittir. Zira Peygamberimizin güzel ahlakını anlatan ciltler dolusu kitap yazılmıştır. Meselenin detayını bu kitaplara havale ederek sadece bu zatın Allah’a imanındaki kuvvetine bakalım:
Nasıl bir iman ki bu, diğer semavi din mensupları O’na karşı; kendi kavim ve kabilesi, hatta amcaları O’na karşı; bütün devletler ve dünya O’na karşı; ama bu durum zerre miktar O’nu davasından vazgeçiremiyor. Zerre miktar telaşa ve tereddüde düşüremiyor.
“Dünyayı önüne serelim, sen bu davadan vazgeç.” diyorlar, O: “Bir elime Güneş’i, diğer elime Ay’ı verseniz ben bu davadan vazgeçmem.” diyor. Bütün sıkıntılara sabrediyor. Kimse O’nu, imanından zerre miktar çeviremiyor.
Bırakın sahip olduğu diğer sıfatları, sadece onun imanını anlatmak için bile saatlerce konuşmak lazımdır.
Bütün güzel sıfatları kendinde toplayan bu zat, “Ben Allah’ın peygamberiyim.” diyor ve peygamberliğini yüzlerce mucize ile teyit ediyor; Şimdi şunu soruyoruz: Bu zatın sözüne nasıl inanılmaz ve o yalancılıkla nasıl itham edilebilir.
Peki Bütün bu güzel sıfatlara sahip olduğunu nereden biliyoruz ki? diyebilirsiniz.
Evet Biliyoruz, çünkü tarih ve siyer bunları bize naklediyor. Tarih ve siyer kitapları ortada, siz de araştırın, eğer O zatın kemaline dair farklı bir şey bulursanız, gelip gösterin. Ama bütün tarihi didik didik etsenizde, böyle bir şey bulamazsınız.
Peygamber Efendimizin hâl ve hareketleri İslam’ın kaynağıdır. Bu sebeple Sahabeler Peygamberimizin her hareketini ve hâlini kaydetmişlerdir. Daha sonra bu kayıtlar senetleriyle birlikte bizlere kadar ulaşmıştır.
Bu hakikate İngiliz bilim adamı olan John Davenport şöyle diyerek dikkat çekiyor: “Meşhur peygamberler ve fatihler arasında, tarih-i hayatı, Hz. Muhammed’in tarihi gibi, en ince teferruatına kadar, en sağlam şekilde kayıt ve zapt olunan bir kimse gösterilemez.”
Bırakın İslam âlimlerini, John Davenport bile Peygamberimizin hayatının titiz bir şekilde kaydolduğunu ve tarihte hiç kimsenin hayatının böyle en ince teferruatına kadar kaydedilmemiş olduğunu söylüyor. Yani tarih, Peygamberimizin aldığı nefesleri bile kaydetmiştir.
Hadi öyle diyelim. Ama sadece güzel ahlaka sahip diye birisine peygamber diyemeyiz ki? Güzel ahlaka sahip olan bunca insan var, hepsi peygamber mi? diyebilirsiniz
Ama Peygamberimizin onlardan farkları var. İlk önce, Peygamberimiz güzel sıfatların tamamına, hem de zirve seviyede sahip. Diğer güzel insanlar ise sadece bir iki sıfata sahip olabiliyor. Ayrıca bu zat, “Ben Allah’ın peygamberiyim.” diyor, diğerlerinin ise böyle bir iddiası yok. Yine bu zat, iddiasını yüzlerce mucize ile teyit etmiş, diğerlerinde ise bu mucizeler yok.
Yani biz sadece, “Güzel ahlâkı var, o halde peygamberdir.” demiyoruz. O zat “Ben peygamberim.” dediği için, sözünün doğruluğunu, hayatıyla mukayese ediyoruz. Acaba yalan söyler mi? Acaba dünyaya düşkün mü? Acaba zulmeder mi? diye sıfatlarına bakıyoruz. Sonra görüyoruz ki, kötü ahlakın zerresi O’nda yok, güzel ahlakın her hasleti ise O’nda zirve seviyede bulunuyor. Sonra bütün diğer delilleri de üst üste koyuyor ve bu zatın peygamberliğine öyle hükmediyoruz. Yoksa hükmümüz, sadece bu zatın güzel ahlakına dayanmamaktadır.
Çok istifade ettim. Bu siteyi çok sevdim.