8-) Kabir hayatı hakkında ayet-7
B- En’am suresinin 93. ayet-i kerimesinde şöyle buyrulmuştur: O zalimleri ölümün şiddetleri içinde bir görseydin! Melekler ellerini onlara uzatarak der ki: Ruhlarınızı çıkarıp teslim edin. Bugün, Allah’a karşı haksız şeyler söylediğiniz ve O’nun ayetlerine karşı kibirlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.
Şimdi bu ayet-i kerimeyi beraber tahlil edelim: Ayet-i kerimede, zalimlerin ölüm anı anlatılmaktadır. Bizim üzerinde duracağımız bölüm meleklerin şu sözüdür: “Bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız.”
Siz diyorsunuz ki, ölünün ruhu kabzedildikten sonra hiçbir hayat yoktur. Mükâfat veya ceza kıyametin kopmasından sonra olacaktır. Hâlbuki tefsirini yaptığımız ayet sizleri yalanlıyor. Meleklerin sözüne bir daha dikkat et, bak diyorlar ki: “Bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız.”
Yani azap, öyle kıyametin kopmasından sonra falan değil; azap, bugün… Eğer kabir azabını inkâr edersek, meleklerin “bugün” sözünü nasıl izah edeceğiz. Melekler: “Bugün cezalandırılacaksınız.” diyerek azabın hemen başlayacağını açıkça haber vermiyorlar mı?
A- Ama acaba “bugün” ifadesiyle başka bir zaman dilimi kastedilmiş olamaz mı?
B- Senin aklına başka bir zaman geliyor mu? “Bugün” sözünden, başka ne anlaşılır ki? İnsanın yaratılışından bugüne binlerce yıl geçmiştir. Binlerce yıl önce yaşamış ve kâfir olarak ölmüş birisine, melekler canını alırken diyor ki: “Bugün cezalandırılacaksınız.” Ama siz diyorsunuz ki: “Ceza o gün değil, kıyamet koptuktan sonra…”
Şimdi sizin sözünüze mi inanalım, yoksa meleklerin ve Kur’an’ın sözüne mi?
A- Elbette Kur’an’ın sözüne inanacağız. Benim dediğim şey şu: Acaba ayetteki “bugün” sözüyle başka bir zaman dilimi kastedilmiş olamaz mı?
B- Ehli Sünnet itikadının birçok meselesinde islami sınırları zorlayan ve zaman zaman istikametten ayrılan İbni Kayyım el-Cevziyye bile bu ayetin beyanı karşısında kabir azabını kabul etmiş ve şöyle demiştir: “Zalimlere bu söz ölüm anlarında söylenmiş ve Melekler, zalimlerin ölümleri ile birlikte korkunç bir azap göreceklerini bildirmişlerdir. Bu azap kabir azabıdır. Şayet azapları kıyamete kadar geciktirilmiş olsaydı, onlara: “Bugün cezalandırılacaksınız.” denilmezdi.”
A- Hımm haklısın…
B- Gördüğün gibi, Ehli sünnetten ayrılan İbni Kayyım bile kabir azabını inkâr edemiyor ve ayetlerin beyanı karşısında kabul etmek zorunda kalıyor.
Yine Ehli Sünnet itikadının bazı meselelerinde şaşıran müfessir Zamehşeri, bu ayetin berzah ve kabir hayatından haber verdiğini kabul ediyor.
İbni Kayyım ve Zamehşeri’yi örnek vermemin sebebi şu: Kabir hayatının varlığı hakkında Ehli Sünnet âlimleri arasında hiçbir ihtilaf yoktur. Bu mesele, değil Ehli Sünnet tarafından, birçok meselede Ehli sünnetten ayrılan İbni Kayyım ve Zamehşeri gibi âlimler tarafından bile kabul edilmektedir. Onlar birçok meseleyi reddettikleri hâlde, kabir hayatını kabul etmek zorunda kalmışlar ve tefsirini yaptığımız ayeti, kabir hayatına delil getirmişlerdir. Onların bile reddedemediği bir mesele, ne kadar kati bir meseledir, anla diye onlardan misal verdim.
A- Hımm… Demek sadece Ehli Sünnet âlimleri değil, ehl-i sünnetin çoğu fikirlerine muhalefet eden âlimler de kabir hayatını kabul ediyor ve Berzah hayatına inanıyorlar.
B- Evet, senin sözünü dinlediğin birkaç nasipsizden başka bütün âlimler kabir hayatını kabul etmişlerdir. Dilersen bu ayetin mütalaasını burada tamamlayalım ve başka bir ayete geçelim. Daha çok işimiz var. Mü’minun suresinin 100. ayet-i kerimesinde şöyle buyrulmuştur: