Kabir Hayatı Haktır

10-) Kabir hayatı hakkında diğer ayetler

B- Sohbetimizin başından bu yana bu bölümüne kadar sana kabir hayatı hakkında 8 ayet-i kerime gösterdim. 8 ayet üzerinde beraber tahliller yaptık. Daha Kur’an’dan sana gösterebileceğim çok ayetler var. Ancak hepsini teker teker tahlil etmek bu esere sığmayacaktır. Bu sebeple, ben kalan ayetlerden bir kısmını kısaca beyan edecek ve ayetler hakkındaki geniş malumatı tefsir kitaplarına havale edeceğim. Zira artık hadis-i şeriflere geçme vaktimiz geldi.

A- Tamam, sen kısaca bahset, ben daha sonra ayetlerin geniş izahlarını tefsir kitaplarından öğrenirim. Hiç değilse elimizde bu konu ile ilgili diğer deliller bulunsun.

B- Ben de bu sebeple zikrediyorum. Ayrıca kabir hayatı konusunda daha birçok ayeti kerime olduğunu da göstermek istiyorum. Şimdi bu ayetlere başlayalım:

Meryem suresi 75. Ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “De ki: Kim sapıklık içinde ise, Rahman ona mühlet verir. Nihayet tehdit edildikleri, ister azabı, isterse kıyameti gördükleri zaman, kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bileceklerdir.”

Ayet-i kerimede geçen “ister azabı” ifadesi, kıyametten önce olacak bir azabın varlığına açıkça işaret etmektedir. Çünkü ayetin devamındaki “isterse kıyameti” ifadesi, kıyamet günü görülecek azaba işaret etmektedir. Bu durumda, zikredilen birinci azap, kıyamet azabı olamaz. O halde bu birinci azap ile, kabir azabı kastedilmiş olmalıdır. Fahrurrazi hazretleri bu konuda şöyle demektedir: Ayetteki “ister azabı, isterse kıyameti” ifadesi, kıyametten önce olacak bir azabın varlığına delâlet eder. Kıyamet gününden önce olacak bu azap kabir azabı olabilir.”

A- Evet olabilir.

B- Başka bir ayete geçelim. En’am suresi 98. ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “O sizi tek bir nefisten yarattı. Sonra sizin için bir müstekar yeri bir de müstevda yeri vardır.”

Ayet-i kerimede geçen müstekar, karar kılınan yer demektir. Müstevda ise, emanet konulma yeridir. Müstekar ve müstevdanın neresi olduğu hakkında İbni Mesut hazretleri şöyle demektedir: Ana rahmi müstekar; kabir ise müstevdadır. Kabrin emanet yeri oluşu, insanın tabi karargâhı olmayıp, esas yurdu olan ahirete giderken bir süreliğine uğrak yeri olması sebebiyledir.

İmam Hasen hazretlerine göre ise, dünya müstekardır; kabir ise müstevdadır. Zira insanlar yeryüzüne yerleşip ev-ocak kurarlar. Bu cihetle dünya müstekar yani yerleşme yeri olur. Yerin altında ise bunların hiçbiri bulunmaz. Bu cihetten kabir hayatı müstevda yani emanet yerdir.

Bu konuda başka âlimler de benzer izahlar yapmışlar ve ayette geçen müstevda kelimesini kabir hayatı ile tefsir etmişlerdir. Demek, En’am suresi 98. ayet-i kerimedeki “müstevda” tabiriyle kabir hayatına dikkat çekilmiştir.

A- Evet çok ilginç ben bu ayetleri ilk defa duyuyorum.

B- Başka bir ayete geçelim. Taha suresi 124. ayette şöyle buyrulmuştur: “Kim benim zikrimden yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır. Ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.”

Ayet-i kerimede “dar bir geçim” olarak tercüme ettiğimiz مَعِيشَةً ضَنْكًا ifadesini Ebu Said el-Hudri ve Abdullah İbni Mesud hazretleri kabir azabıyla tefsir etmişlerdir.

Mümin suresi 11. ayette şöyle buyrulmuştur: “Derler ki: Ey Rabbimiz, sen bizi iki defa öldürdün ve iki defa dirilttin. Biz günahlarımızı itiraf ettik. Artık buradan çıkmaya bir yol var mıdır?”

Ayet-i kerimede geçen, “Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin” ifadesi hakkında İmam Süddi hazretleri şöyle der: Kâfirler bu dünyada öldürülecek, daha sonra kabirlerde sorgu için diriltileceklerdir. Yani kabirde bir berzah hayatı olacaktır. Daha sonra kıyametten hemen önce tekrar öldürülecek ve kıyametten sonra yeniden diriltileceklerdir. Böylece ayet-i kerime, kabir hayatına doğrudan delâlet etmiş olmaktadır.

İbni Mesut, İbni Abbas, İmam Dahhak, İmam Katade ve Ebu Malik hazretlerine göre ise bu ayet, şu ayet gibidir: “Allah’ı nasıl inkâr edersiniz ki, sizler ölü iken sizleri diriltti. Sonra sizleri öldürecek ve sonra yine diriltecek. Sonra da ona döndürüleceksiniz.” (Bakara 28)

Bu ayetin izahını daha önce 5. Ayetin izahında yapmıştık.

A- Evet hatırlıyorum..

B- Özü şudur ki: Birinci öldürülmek, baba sulplerinde ölü hâlde bulunmaktır. Birinci yaratılmak ise, anne karnında ruh üflenerek bu dünyaya gelmek ve bir zaman burada yaşamaktır. İkinci öldürülmek ise, bu dünyada öldürülmektir. İkinci defa yaratılmak ise kabirde yaratılıştır. Oradan da çıkılıp Allah’a döndürülür. Demek, Mümin suresinin 11. ayet-i kerimesi de kabir hayatına işaret etmektedir.

Tur suresinin 45 ve 46. ayetlerinde ise şöyle buyrulur: “Artık sen onları, bir azapla çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak. O gün hile ve tuzakları kendilerine asla fayda vermez ve onlara yardım da edilmez.”

Bu ayetler, onların kıyamette karşılaşacakları büyük azaptan haber vermektedir.

Arkasından gelen 47. ayet-i kerimede ise “Muhakkak ki o zulmedenlere, bundan başka bir azap daha vardır. Ne var ki onların çoğu bilmezler.”

Zulmedenlere, ahiretteki büyük azapları dışında daha başka bir azabın da verileceği bildirilmiştir. İbni Abbas, İmam Katade ve Bera bin Azib hazretlerine göre, bu başka azaptan murad, kabir azabıdır. İmam Kurtubi, Hz. Ali’nin de bu görüşte olduğunu nakletmektedir.

A- Ya biz “Kur’an’da kabir azabı yok.” diyorduk, ama sen o kadar çok ayet gösterdin ki… Başta sekiz ayetin derinlemesine tahlilini yaptık. Hepsi kabir hayatından bahsediyordu. Bir de şimdi birçok ayeti peş peşe sıraladın.

B- Bunlara ilaveten Tekasür suresinin tefsirine de bakabilirsin. İmam Kurtubi hazretleri Tekasür suresi hakkında şöyle demektedir: “Bu sure kabir azabının varlığını göstermektedir. Kabir azabına iman ve onu tasdik etmek farzdır. Yüce Allah, mükellef olan kulunu kabirde diriltecek ve ona hayatta iken sahip olduğu nitelikte bir akıl verecektir. Böylece kişi kendisine sorulacak soruları anlayacak, ne cevap vereceğini bilecek, Rabbinden geleni kavrayacak ve kabrinde kendisine hazırlanmış olan lütuf ya da aşağılatıcı halleri anlayabilecektir. Ehli Sünnet’in kabul ettiği görüş ve bu din mensuplarının büyük cemaatinin benimsediği kanaat budur.”

Yine Hz. Ali Tekasür suresi hakkında şöyle der: “Tekasür suresi inince kabir azabı konusundaki kanaatimiz kesinlik kazandı.”

Hem daha başka ayetler de var. Ancak biz bu kadarla yetinelim. Daha hadis-i şeriflerden bahsedecek ve bu konudaki görüş birliğini göstereceğiz. Sonra bir de senin sorularını yanıtlayacağız. Yani işimiz çok, yolumuz uzun. Bu sebeple diğer ayetlere geçmeden meselenin Kur’an’a bakan cihetine burada son verelim.

A- Bence de yeter. Hem bu konudaki hadis-i şerifleri de merak ediyorum. Artık onlara geçme zamanı geldi.

B- Madem bu kadar heyecanlısın, hemen kabir hayatı hakkındaki hadis-i şeriflere geçelim. Dinle bakalım, Peygamber Efendimiz (sav) bu konuda neler söylemiş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu