3. “Aklımın almadığı hadisleri kabul etmem.” diyenlere cevap
Hadis inkârcıları sıkışınca diyor ki:
— Biz bütün hadisleri inkâr etmiyoruz. Eğer hadisi akıl ve mantık kabul ediyorsa biz onu kabul ederiz. Yok, akıl ve mantık kabul etmiyorsa biz de onu kabul etmeyiz.
Yani bunlar hadisin cerh ve tadilini akılla yapıyorlar. Akılları kabul ederse o söz hadistir. Yok, akılları kabul etmezse o söz hadis değildir!
Bu sözü söyleyenlere deriz ki: Şimdi size bazı ayetler göstereceğiz. Bakın bakalım, bunları aklınız ve mantığınız kabul ediyor mu?
Kehf suresinde Hazreti Hızır’ın bir gemiyi delmesinden ve bir çocuğu öldürmesinden bahsedilir. Bu işin hikmeti olarak da eğer gemi sağlam olursa zorba hükümdarın gemiye el koyacağı ve çocuk büyürse anne babasına asi olacağı zikredilir. Yani Hazreti Hızır, gelecekte olacak bir hadiseye binaen gemiyi deler ve çocuğu öldürür.
Şimdi, ey aklını hakem yapan hadis inkârcıları! Aklınız bu olayı alıyor mu?
Herhâlde almıyordur. O hâlde hadi hadislere yaptığınız muameleyi bu ayetlere de yapın; ayetleri de inkâr edin ve yaklaşık 1 sayfayı mushafınızdan yırtın atın.
Yine Neml suresinde zikredilir ki: Hazreti Süleyman (a.s.) bir vadiye gelir. Kraliçe karınca diğer karıncalara şöyle seslenir:
يَا أَيُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَسَاكِنَكُمْ لا يَحْطِمَنَّكُمْ سُلَيْمَانُ وَجُنُودُهُ وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ
Ey karıncalar! Evlerinize girin. Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin. (Neml 18)
Ayet-i kerimenin açık beyanıyla, Karınca Hazreti Süleyman (a.s.)’ı tanır ve diğer karıncalara “Evlerinize girin.” der. Hazreti Süleyman (a.s.) da karıncanın bu sesini işitip tebessüm eder.
Şimdi, ey aklını hakem yapan hadis inkârcıları! Bu olayı aklınız alıyor mu? Herhâlde almıyordur.
— Yani Karınca Hazreti Süleyman’ı nereden tanıyacak?
— Diğer karıncalara sesini nasıl ulaştıracak?
— Ve Hazreti Süleyman o kısık sesi nereden duyacak?
Herhâlde bu ayetler hadis olsaydı böyle düşünür ve hadisi inkâr ederdiniz. Hadi aynı muameleyi ayetlere de yapın!
Sizin hakeminiz aklınız. Aklınızın almadığı bu ayetleri de inkâr edin ve yaklaşık 1 sayfayı mushafınızdan yırtın atın!
Yine Kehf suresinde Ashab-ı Kehf’in mağarada yaklaşık 300 yıl uyuduğu zikredilir.
— Bunu da aklınız almıyor değil mi?
O hâlde bunu da inkâr edin.
Neml suresinde Hazreti Süleyman’ın kuşlarla konuşabildiği zikredilir. Aklınız bunu da almıyor; hadi bunu da inkâr edin.
Sebe suresinde Hazreti Süleyman’ın rüzgâra bindiği; gündüz bir günlük yol ve gece bir günlük yol aldığı zikredilir.
— Aklınız bunu da almıyor değil mi?
Öyle ya, insan rüzgâra binebilir mi? Akıl bunu almaz. Öyleyse hadi bunu da inkâr edin ve bu sayfayı da mushafınızdan yırtın.
Hazreti Musa’nın asanının yılan olduğu, Hazreti İbrahim’in ateşe atılıp da yanmadığı, Hazreti Salih’in bir kayadan deve çıkardığı ve bunlar gibi diğer hadiseleri de aklınız almaz. O zaman bu hadiselerin geçtiği sayfaları da yırtıp atın.
Daha bunlar gibi çok ayet gösterebiliriz. Bu ayetler hadis olsaydı hadis inkârcıları hepsini inkâr ederdi.
— Peki, bunlar hak mı değil mi?
İmanı olan diyecek ki: Evet haktır, çünkü bunlar ayettir.
İmanı yoksa zaten bu makamda ona sözümüz yok. Bizim sözümüz, aklını hakem kılan ve aklının kabul etmediği hadisleri inkâr eden kişiyedir. Ona diyoruz ki:
— Bak, aklının almadığı çok ayetler var. Şimdi bunları aklın almıyor diye inkâr mı edeceksin? Edemiyorsun değil mi? Çünkü bunlar ayet. Eğer etsen kâfir olursun.
— Peki, ayette yapamadığını hadiste niçin yapıyorsun?
Şunu hiç düşündün mü: İnkâr ettiğin bir hadis Peygamberimizin sözüyse ne yapacaksın?
Sana son sözümüz şu: Hadisler akılla cerh ve tadil yapılmaz. Hadislerin cerh ve tadil usulü farklıdır. İnşallah bu konuyu ileride kendi başlığında izah edeceğiz.
Kardeşlerim, bu dersimizde şunu anlatmaya çalıştık: Eğer aklımızı hakem yapar ve aklımızın almadığı hadisleri inkâr edersek, aklımızın almadığı bir çok ayet de var; o zaman o ayetleri de inkâr etmeliyiz. Yok, ayetleri inkâr edemiyorsak hadisleri de inkâr edemeyiz. Yapmamız gereken tek şey, hadis âlimlerinin sözlerine tabi olmak ve hadisler hakkında onların izahını esas yapmaktır. Mesele bu kadar basittir!