Allah'ın İsimleri

El- Hayy

Allah Hayydır. Ezeli ve ebedi bir hayatla daima diri olandır. O’nun hayatı, ezelî ve ebedîdir, zatîdir, fena ve zevalden münezzehtir. Allah’ın kudsî mahiyeti varlıkların mahiyetine benzemediği gibi, mukaddes hayatı da bizlerin hayatına benzemez. Zira ezeli ve ebedi hayatla daim olan ancak odur. İnsanlar, cinler, melekler, hayvanlar ve bitkilerin hayat tabakaları Onun ezelî ve ebedî hayatına nisbetle gayet zayıf bir gölge hükmündedir.

Daimî hayat sahibi olan ancak O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur. Onun için dini halis kılarak O’na, hep O’na yalvarın. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Mü’min: 40/65.

Şimdi şu âleme bakalım ve bu ismi şerifin tecellilerini mahlûkat aynalarında görmeye çalışalım. Bizler bir varlığın hayat sahibi olduğunu; görmesinden, işitmesinden, konuşmasından, kudretinden, ilminden ve iradesinden anlıyoruz. Ve diyoruz ki görüyorsa hayatı vardır. İşitiyorsa hayat sahibidir. Konuşmak hayatı gösterir. İlim, irade ve kudret gibi sıfatlar hep hayattan süzülür ve onun tecellileridir. Aynen öyle de şu kâinatta eserleriyle kendini gösteren sonsuz bir kudret, her şeyi ihata eden bir ilim ve irade gibi tüm sıfatlar; Hayy olan Allah’ın sonsuz hayatına, varlığına ve birliğine şehadet etmektedirler.

Yazılmış bir kitabın kâtibi elbette kudret sahibi, ilim sahibi ve irade sahibi olacaktır. İlmin, iradenin, kudretin tezahürü ise ancak hayatla mümkündür. Aynen öylede şu kâinat kitabında tecelli eden sonsuz ilim, irade ve kudretin tecellileri sonsuz bir hayat sahibini ışık güneşi gösterdiği gibi göstermektedir. Hayatı olmayanın bırakın bir kitabı bir harf bile yazması mümkün değilken şu kâinat kitabının hayatsız, ilimsiz, iradesiz sebeplerden yazılması mümkün müdür? Elbette değildir.

Demek şu âlemde ilmin, iradenin, kudretin tecelli ettiği her bir varlık hayatı olsun veya olmasın kendisini var eden zatı Hayy ismiyle tesbih etmekte ve onun tecellisine ayna olmaktadır. Yani hayat sahibi olan insanlarda, hayvanlarda, bitkilerde tecelli ettiği gibi cansız olan dağlarda, denizlerde, güneşlerde, aylarda dahi bu isim tüm haşmetiyle gözükmektedir.

Allah’ın,  sonsuz ve ölümsüz bir hayatın sahibi olduğuna en büyük şahit şu kâinatın zeval ve ölümüdür. Evet, şu varlıklar âyinelerdir. Fakat karanlık nura âyine olduğu gibi hem karanlık ne derece şiddetli ise o derece nurun parlamasını gösterdiği gibi çok cihetlerle zıddiyet noktasında âyinedarlık ederler. Mesela, nasıl ki tüm varlıklar acziyle Allah’ın kudretine âyinedarlık eder, fakirliğiyle zenginliğine âyinedar olur. Öyle de fani olmasıyla da devam ve bekasına âyinedarlık eder.

Tüm varlıklar hayatlarıyla Allah’ın Hayy olduğuna şehadet ederler öyle de ölümleriyle de o hayatın daimi ve sonsuzluğuna şehadet ederler. Çünkü tüm varlıklar öldükten sonra arkalarından yine kendileri gibi hayata mazhar olan canlıların gelmesi gösteriyor ki daimi ve sonsuz bir hayat sahibi var ki devamlı bir surette hayatı tazelendiriyor.

Bu makam da Bediüzzaman hazretleri şöyle demektedir. Nasıl ki güneşe karşı cereyan eden bir nehrin yüzünde kabarcıklar parlar, gider. Gelenler aynı parlamayı gösterip taife taife arkasında parlayıp, sönüp gider. Bu sönmek, parlamak vaziyetiyle yüksek daimî bir güneşin devamına delâlet ederler. Öyle de şu mevcudat-ı seyyaredeki hayat ve mevtin değişmeleri bir Hayy-ı Bâki’nin beka ve devamına şehadet ederler.

Evet, ilmin, iradenin, kudretin gözüktüğü tüm varlıklar perde arkasında bu sıfatlara sahip olan Allah’ı Hayy ismiyle gösterdiği gibi öldükten sonra arkalarından yine kendileri gibi hayata mazhar olan canlıların gelmesiyle de o hayatın daimi ve sonsuzluğuna şehadet ederler. Demek yaşamlarıyla Ya Hayy Ya Hayy diye yaratıcılarını zikreden şu varlıklar ölümleriyle dahi ezeli ve ebedi hayat sahibi olan Allah’ı Hayy ismi şerifiyle zikretmektedirler.

Öyleyse bizler O ezeli ve ebedi hayatın gölgesiyle ışıklanıp hayata mazhar olan ve öldükten sonra arkalarından yine kendileri gibi hayata mazhar olan canlılara bakalım ve Ya Hayy diyerek rabbimizi tespih edelim.

Şu dünya misafirhanesine gelmiş hayat sahibi her bir insan hayatıyla Hayy ismine bir aynadır.

Ayrıca kendinde Allah’ın ilmine, kudretine, iradesine, işitmesine, görmesine, konuşmasına şehadet eden bütün deliller sonsuz bir hayata sahip olan bir zat tarafından icad edildiğini göstermektedir. Zira ilim, kudret, irade, işitmek, görmek, konuşmak gibi sıfatlar ancak hayat ile mümkündür. Hayatı olmayanın hayat vermesi mümkün olmadığı gibi ilim, irade ve kudret gibi sıfatlara sahip olup hayatı olmaması da mümkün değildir.

Hem insanlar tıpkı güneşe karşı cereyan eden bir nehrin yüzünde kabarcıklar gibi Hz. Âdem aleyhisselam’dan bu zamana kadar parlayıp hayata mazhar olmakta bir vakit sonra ölüm ile o kabarcıklar sönmekte. Ardından gelenler de aynı parlamayı gösterip birbiri arkasında parlayıp, sönüp gitmektedir. Bu sönmek, parlamak vaziyeti; sönmeyen, yüksek, daimî bir güneşin devamına işaret ettiği gibi mütemadiyen varlıkların doğumları ve ölümleri sonsuz hayat sahibi olan Allah’ı El Hayy ismiyle bizlere tanıtmaktadır.

Şimdi de bu ismin tecellisiyle şenlenen hayvanat âlemine bakalım.

Yerin altındaki karıncalardan gökte uçan kuşlara, denizlerdeki balıklardan çöldeki develere kadar sayamayacağımız kadar çok olan tüm hayvanlar hayata mazhar olmalarıyla kendilerine hayatı veren Allah’ı Hayy ve Muhyi ismiyle zikrederler.

Yine bu hayvanattaki tüm hikmetler, menfaatler, faydalar hayat sahibi olmayan sebepleri fail ve sahip olma makamından kovarak sonsuz bir hayat, ilim ve kudret sahibi olan Allah’ı Hayy ismiyle kör gözlere dahi göstermektedir.

Yine tüm bu hayvanatın öldükten sonra arkalarından yine kendileri gibi hayata mazhar olan canlıların gelmesi gösteriyor ki daimi ve sonsuz bir hayat sahibi var ki devamlı bir surette hayatı tazelendiriyor.

El Hayy ismi bitkiler âleminde de muhteşem bir şekilde tecelli etmektedir. Ağaçlar, çiçekler, meyveler, sebzeler ve türlerinin sayısının 400 bin olduğu ifade edilen bitkiler âlemindeki her canlı kendisine hayat bahşeden Allah’ı El Hayy ismi ile zikretmektedir. Bir çekirdekte veya tohumda; toprak, hava, su ve ışık gibi hayatı olmayan unsurlardan hayat sahibi milyarlarca bitkiyi çıkararak hayata mazhar etmek onları kudretin bir mucizesi ve rahmetin bir hediyesi yapmak perde arkasında sonsuz bir hayat, nihayetsiz bir ilim ve kudret sahibi olan Allah’ı varlığını güneş gibi göstermektedir. Yine tüm bu bitkiler âlemi hayatlarıyla Allah’ın Hayy olduğuna şehadet ettikleri gibi ölümleriyle de o hayatın daimi ve sonsuzluğuna şehadet ederler. Zira gidenlerin arkasından gelen ve her bahar ölümünün ardından tekrar diriltilen o bitkiler âlemi daimi bir hayat sahibi olan rabbimizi el Hayy ismiyle bizlere tanıtmaktadır.

Kur’an şu ayetiyle bu hayat verme fiilini bizlere şöyle anlatmaktadır.

“Şimdi bak Allah’ın rahmetinin eserlerine! Yeryüzüne ölümünden sonra nasıl hayat veriyor? Şüphe yok ki, O mutlaka ölüleri diriltir. O her şeye gücü yetendir.” Rum suresi 50. ayet

Bu ismi şerif hayat sahibi olan varlıklarda tecelli ettiği gibi hayat sahibi olmayan varlıklarda da tecelli etmektedir. Evet, o varlıklar her ne kadar hayat sahibi olmasa da yaptıkları hikmetli ve menfaatli işler perde arkasında hayat sahibi bir zatın varlığını akıl gözüne göstermektedirler. Yeryüzünün kazıkları hükmünde olan dağlardan, yeryüzünü temizliğinde istihdam olan nehirler ve denizlere, yağmurları yüklenerek gökyüzünde akan bulutlardan dünyamızı dış etkenlerden koruyan atmosfere, dünyamıza ışık ve ısı gönderen güneşten karanlık gecelerimize kandil ve takvim olan aya kadar tüm varlıklar rabbimizi Ya Hayy, Ya Hayy diyerek zikretmektedirler. Zira hayatı olmayan hiçbir sebebin böyle hikmetli ve menfaatli işler yapması mümkün değildir. Demek o varlıklar kâinat kitabının kelimeleridir ki şu kitap o kelimelerle mana bulur. Onların kâtibi ise ezeli ve ebedi hayat sahibi olan, sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi olan Rabbimizdir.

Bu ismi Şerife karşı vazifelerimiz ise şudur;

  • Şu âlemde hayat sahibi bir insandan bir hayvana, bir böcekten bir çiçeğe, kadar hayat sahibi her canlıyı gördüğümüzde hayatı olmayan hayat veremez diyerek rabbimizi Hayy ismiyle zikretmeliyiz.
  • Bal yapan bir arıdan, süt veren bir ineğe yere düşen yağmur damlalarından sema denizinde yüzen gezegenlere kadar baktığımız ve gördüğümüz hikmet ve menfaatin, ilim ve iradenin sahibi asla ve kat’a ne şuursuz tabiat, ne ölü sebepler ne de kör tesadüf olamayacağını bilmeliyiz. Ve tüm bunların maliki ve sahibi olan Allah’ı Hayy ismiyle tespih etmeliyiz.
  • Şu dünyadan göçüp giden insanlara, hayvanlara ve bitkilere ibret nazarıyla bakmalı her birinin ölümünün ardından yine kendileri gibi hayata mazhar olan canlıların geldiğini görerek daimi ve sonsuz bir hayat sahibi var ki ölüm ile hayatı tazelendiriyor demeli ve o zatı Ya Hayy, Ya Hayy diyerek zikretmeliyiz.
  • Yokluk âleminde hiçbir şey iken bizi var eden, var etmekle kalmayıp hayatı veren ve hayat sahipleri içinde bir bitki veya bir hayvan kılmayıp insan eden ve insanlar içinde bizlere imanı nasip edip kendisini tanıma şerefini ihsan eden rabbimizi Hayy ismi şerifiyle zikretmeli ve ona hamd edip şükretmeliyiz.
  • Ve her baharda beşerin haşri gibi yüz binler nev mahlûkatı ölümünün ardından diriltip hayat vererek haşrin numunelerini gösteren Rabbimizin bir gün kıyameti kopardıktan sonra tüm insanlığı da dirilteceğini anlamalı şu âlemde tecellilerini gösteren Hayy isminin ahiret âleminde de tüm haşmetiyle tecelli edeceğine iman etmeliyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu