3-) Kabir hayatı hakkında ayet-2
B- Tevbe suresi 101. ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “Çevrenizdeki bedevilerden münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta ısrar edenler vardır. Sen onları bilmezsin. Onları biz biliriz. Biz onları iki kere azaba uğratacağız. Daha sonra da büyük bir azaba döndürülecekler.”
Bu ayette, “İki kere azaba uğratacağız. Daha sonra da büyük bir azaba döndürülürler.” ifadesiyle üç azaptan bahsedilmektedir. Ayette geçen bu üç azaptan birincisi dünya azabı, ikincisi ise kabir azabıdır. Kabir azabından sonra daha büyük bir azap vardır ki, o da üçüncü azap olan Cehennem azabıdır.
A- Dur bi dakika ayette Kabir azabı geçmiyor ama. Bunu neye dayanarak söylüyorsun. Kim bu azabdan maksat kabir azabıdır demiş?
B- Bir çok sahabe ve alim bu konuda ittifak etmişlerdir. Büyük müfessir İmam Taberi hazretleri bu ayet hakkında şöyle der: “Ayetin sonunda zikredilen “büyük azap”tan murad, Cehennem azabıdır. Âlimler bu konuda ittifak etmiştir. Madem ayetin sonundaki “büyük azap” Cehennem’dir, öyleyse, daha önce zikredilen iki azaptan birisi Cehennem azabı olamaz. Bu durumda, iki azaptan birisinin kabir azabı olması gerekir. O halde azap; dünya azabı, kabir azabı ve ahiret azabı olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Her biri birer deniz hükmünde olan; İbni Abbas, İmam-ı Azam, Kadı Beyzavi, Ebu Malik, İbni Cüreyc, İmam Süddi, İmam Mücahid, İmam Katade, Hasan-ı Basri, İbni Zeyd, İmam Ferra, Muhammed bin İshak, İmam Râbi, İmam Dahhak, Süfyan-ı Sevri ve diğer müfessirler, hadis-i şeriflere dayanarak, ayet-i kerimedeki iki azaptan birinin dünya azabı, diğerinin ise kabir azabı olduğu görüşünde ittifak etmişlerdir. Acaba hiç mümkün müdür ki, kabir azabı diye bir şey olmasın da, bu büyük allameler onu var zannetsin ve ayet-i kerimedeki 2. azabı onunla tefsir etsin. Bu hiç mümkün müdür?
A- İyi ama belki de ikinci azaptan, kabir azabı değil de başka bir azap kastedilmiştir. Bu olamaz mı? Kabir azabı diye açık bir delil yok ki…
B- İkinci azaptan, başka azaplar da elbette kastedilmiş olabilir. Ancak bir mana, diğer bir manayı manaya engel olmaz ve hükümden düşürmez. Bu durumda denilir ki: Bu ayet, bütün bu manaları içinde barındıran bir ayettir.
Hem şimdi sana bir şey soracağım: İbni Abbas hazretleri ki; yüz binden fazla Sahabe içinde Kur’an’ı en iyi anlayan 6 isimden biri. Bir düşün, yüz bin Sahabe içinde Arap dilinin üstadları , belagat ilminin dâhileri, şiir ve edebiyatın üstatları var; ancak bu kişiler Kur’an’dan anlayamadıkları meseleleri İbni Abbas hazretlerine soruyorlar. O İbni Abbas ki, Peygamber Efendimizin: “Ey Allah’ım, onu dinde fakih yap ve Kur’an’ın tevilini ona öğret.” duasına mazhar olmuş. Ve bu mazhariyetin bereketiyle, “Devemin yularını kaybetsem Kur’an’da bulurum.” demiş. Onu anlatmaya kalksak kitaplar yetmez… İşte böyle bir zat diyor ki: “Ayette geçen 2. azaptan murad, kabir azabıdır.”
Hem bu görüşünde yalnız da kalmıyor. Biraz önce isimlerini saydığımız ve sayamadığımız onlarca alim İbni Abbas hazretlerini tasdik ediyor ve aynı görüşü naklediyor.
Acaba hiç mümkün müdür ki, İbni Abbas gibi, Kur’an dersini bizzat Peygamberimizden alan ve Sahabenin en büyük müfessiri olan bir zat yanılsın; olmayan bir hayatın varlığına inansın; hatta daha da ileri giderek bir ayeti, o olmayan hayatla tefsir etsin; yine sahabenin diğer müfessirleri ve daha sonra gelen alimler de aynı izahı yapsın ve bütün bu izahlar yanlış olsun. Sonra da bu yanlışlığı sen ve emsalin fark etmiş olsun!
Gerçekten, buna ihtimal veriyor musun? Ezberlerinde yüz binlerce hadis-i şerif olan bu zatlar, Kur’an’ın bir ayetinin tefsiri hakkında ittifak edecekler de bu ittifak batıl olacak. Şeytan yüz defa şeytan olsa, bu ihtimali kabul ettiremez.
A- Dediklerin mantıklı… Ancak ben ayette açık bir şekilde “kabir azabı” diye bir şey görmüyorum. Sen bana açıkça gösterinceye kadar da buna inanmayacağım.
B- Merak etme, daha sana göstereceğim çok ayetler var. Ancak şunu da bil ki: Senin bir şeyi inkâr etmen, onun yokluğuna delil değildir. Bizler, bunca âlimin ittifak ettiği söze güvenir ve ayette geçen 2. azabı kabir azabı olarak kabul ederiz. Sen ise vehmine ve aklına güvenir, ayetleri zannına göre tevil edersin. Şimdi kabir hayatından haber veren başka bir ayet-i kerimeye geçelim. Mümin suresi 45. ayette şöyle buyrulmuştur.