19- Kabir hayatını inkar edenlerin soruları- 6
Altıncı sorum şu:
A- Altıncı sorum şu: Kabir hayatını inkâr edenler diyorlar ki: “Nahl suresi 21. ayette şöyle buyrulmaktadır:
‘Onlar diriler değil, ölülerdir. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.’
Bu ayette onların diri değil, ölü olduğu ve ne zaman dirileceklerini bilmedikleri beyan buyrulmuştur. Demek, sadece mahşer günü diriliş vardır. Ayette geçen hem “diri değil, ölü oldukları” ifadesi hem de “ne zaman diriltileceklerini bilmezler” ifadesi kabir hayatının olmadığına delildir.” Onların bu sözleri bana çok mantıklı geliyor. Bu sözlerine karşılık ne dersin? Bu sorum bayağı zor galiba.
B- Sorunun kolay ya da zor olması kişiye göre değişir. Cevabını bilene kolay, bilmeyene zordur. Onların sözleri sana mantıklı geliyor. Ayetin manasına baktığında sözlerine ikna oluyorsun. Bu, Kur’an ilmini bilmemenden kaynaklanıyor. Onların sözlerine karşı söyleyecek bir şey bulamıyorsun, çünkü ayetin sibak ve siyakını yani öncesini ve sonrasını bilmiyorsun. Şimdi sorunun cevabını verdiğimde hem cevabın ne kadar kolay olduğunu görecek hem de onların ayetlerle nasıl oynadıklarına ve ayetlerin manasını nasıl çarptırdıklarına bir daha şahit olacaksın.
A- Çok merak ettim ya! Hadi cevabı ver hemen. Ben bu sorumun cevabı olmaz zannediyordum.
B- Şimdi onlar diyorlar ki: Nahl suresinin 21. ayet-i kerimesinde onların diri değil, ölü oldukları ve ne zaman diriltileceklerini de bilmediklerinden bahsedilmiş. Onlara göre, “Madem diri değil, ölüler ve ne zaman da diriltileceklerini bilmiyorlar, o hâlde kabir hayatı diye bir şey de yoktur. Öyle ya, kabir hayatı olsaydı, onların hâlihazırda ölü olmasından bahsedilmezdi.”
İşte onlar böyle şeyler söylüyorlar. Şimdi sana bir soru soracağım: Ayette geçen “Onlar diri değil, ölülerdir.” ifadesindeki “onlar” kimdir? Yani onlarla kim kastedilmiştir? Bunu hiç düşündün mü?
A- Ölü olanlar değil mi? Ben “onlar” ifadesiyle ölülerin kastedildiğini zannediyorum.
B- O zaman gel, bir önceki ayete bakalım. Nahl suresinin 21. ayetini konuşuyorduk. Şimdi 20. ayetinin manasına bakalım. Çünkü “onlar” ile kimin kastedildiği bu ayette geçiyor. 20. ayetin manası şöyle:
“Onların Allah’tan başka taptıkları hiçbir şey yaratamazlar. Bilakis onlar yaratılmışlardır.”
İşte bu ayette, müşriklerin taptıkları putlardan bahsedilmekte ve genişletilmiş bir mealle şöyle denilmektedir:
“Müşriklerin Allah’ı bırakarak kendilerine taptıkları putlar hiçbir şey yaratamazlar. Yani müşriklerin dualarına cevap verip istediklerini onlara veremezler ve korktukları şeylerden de onları koruyamazlar. Zira onların ne icada ve ne de yaratmağa kudretleri yoktur. Bırakın onların yaratmasını onların kendileri bile yaratılmıştır. Yani müşrikler onları elleriyle yapmış, yontarak şekil vermişlerdir. Varlığı için bir insana muhtaç olan nasıl ilah olabilir?”
İşte bu izahtan sonra Nahl suresi 21. ayet gelir ve der ki: “Onların yani müşriklerin taptıkları putların bırakın yaratmağa muktedir olmasını onların hayatı bile yoktur, onlar ölüdürler.” Bu ifadeyle de şu anlaşılır: İlah olmak hayat sahibi olmakla mümkündür. Hayatı olmayanın ilahlığından nasıl bahsedilir ve ona nasıl ibadet edilir?
A- Şu anda acayip şaşkınlık içindeyim! 21. ayet 20. ayetle nasıl bir mana kazandı, hayret ediyorum! Ama bende oturmayan bir nokta var. Bir de o noktayı anlamama yardımcı olsan sana dua edeceğim. O nokta şurası: Tamam anladım, bu ayette müşriklerin taptığı putlardan bahsedilmiş ve onların ilah olamayacağı beyanında onların yaratamamasından, yaratılmış olmalarından ve ölü olmalarından bahsedilmiş. Vasıfları bunlar olanın ilah olması mümkün değildir. Zira ilah olan yaratır, yaratılmaz ve hayat sahibi olur. Madem bunlar putlarda yok, o hâlde ibadete ve tapınmaya layık değillerdir. Bütün bunları anladım. Ama eğer ayet putlardan bahsediyorsa ayetin sonunda olan “Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.” ifadesinin manası nedir? Putlar diriltilecek mi ki, böyle bir şey söylenmiş?
B- Evet, putlar da diriltilecek. Bunun delili Enbiya suresinin 98. ayet-i kerimesidir. Bu ayette şöyle buyrulmuştur:
“Gerçekten siz de Allah’tan başka taptıklarınız da cehennemin odunusunuz.”
Bu ayette geçen “Allah’tan başka taptıklarınız” ifadesiyle kastedilen putlardır. Yine Bakara suresinin 24. ayetinde:
“Odunu insanlar ve taşlar olan ateşten sakının.”buyrulmuştur. Buradaki taşlar da âlimlerin ittifakıyla putlardır. Bu konuda başka ayet-i kerimeler de vardır. Allah Teâlâ kıyamet gününde putları canlı varlıklar hâlinde diriltecek ve bu putlar kendilerine yapılan ibadetten uzak olduklarını ifade edeceklerdir.
Bu konuda İbni Abbas Hazretleri şöyle der:
“Kıyamet günü putlar diriltilecek ve onlara hayat verilecektir. Putlarla birlikte şeytanları da bulunacaktır ve bunlar kendilerine ibadet edenlerden uzak olduklarını bildireceklerdir. Daha sonra şeytanlar ve müşrikler verilen emir ile ateşe götürüleceklerdir.”
A- Fesübhanallah! Yaptığın bu izahlara hayret ettim! Kur’an ilmi ne kadar geniş bir ilimmiş. Aslında başta sana soruyu sorarken çekinmiştim. Çünkü cevabı bana yok gibi gelmişti. Ayet bana apaçık bir şekilde kabir hayatının olmadığı manasını veriyordu. Ama sen izahını yapınca ayetin kabir hayatıyla uzaktan yakından hiçbir alakası olmadığını anladım.
B- Bu hem sana hem de senin gibi onların sözlerine kanan insanlara bir ibret olsun. Onlar hep bunu yaparlar: Ayetin başını sonunu saklarlar ve ayeti kendi batıl görüşlerine sözde delil yaparlar. Aslında inan, sana bu anlattıklarımı onlar da biliyor. Zira 21. ayeti nakleden 20. ayeti bilmez mi? Boşver tefsir ilmini bilmeyi, sadece manaya baksa ayetten putların kastedildiğini anlar. Ama onlar bile bile ahiretlerini dünya için satıyorlar. Birilerinin maşası olmuşlar, bilerek bu dini bozmaya çalışıyorlar. Benim gibi, artık senin de vazifen -ve kabul ederlerse- bizi dinleyenlerin de vazifesi onların fitnelerinin neticesiz kalması için çalışmak. Bilen yazacak, anlatacak; bilmeyen de bu yazılan ve anlatılanların yayılması için çalışacak.
A- İnşallah diyorum ve bu hakikatlerin yayılması hususunda çalışmaya söz veriyorum. Bu meseleyi de burada tamamlayalım. Mesele güneş gibi açıklığa kavuştu. Şimdi yedinci soruya geçiyorum.
Yedinci sorum şu: