Önce sema mı yoksa yeryüzü mü yaratıldı?
هُوَ الَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir. (Bakara/29)
Bu ayet-i celilede, semanın yaratılmasının, yeryüzünün yaratılmasından sonra olduğu beyan edilmiştir. Nâziat suresi 27. ve 30. ayetler arasında ise: “Semayı bina etti. Tavanını yükseltti, onu bir düzene koydu. Gecesini kararttı ve kuşluğunu çıkardı. Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.” buyrularak, yeryüzünün, gökyüzünden sonra yaratılmış olduğuna işaret edilmiştir. Bu iki ayet zahirde birbirine zıt gibi gözükmektedir. Zira Bakara suresinde yeryüzünün önce yaratıldığından, Nâziat suresinde ise gökyüzünün önce yaratıldığından bahis edilmektedir.
Bu meselenin izahına geçmeden önce şu noktaya dikkat çekmek istiyoruz: Ehl-i küfür ve ehl-i dalalet, Kuran’daki birbirine zıt gibi gözüken bu noktaları, Kuran’ı bilmeyen ehl-i imanın gözüne sokarak onların imanlarını çalmaya çalışmaktadırlar. Burada imanı çalmaya çalışan ehl-i küfür kadar, imanının muhafazası için gerekli çalışmayı yapmayan ehl-i iman da suçludur. Zira eğer ehl-i küfrün, kafasına ve kalbine sokmaya çalıştığı şüphe ve vesveselerin cevabını bulmak için biraz çaba gösterseydi, elbette onların sorularına mağlup olmaz ve imanını muhafaza edebilirdi. Zira Kuran’da birbirine zıt gibi görünen hiçbir ayet yoktur ki, o ayetler hakkında aklın, kalbin hatta nefsin tatmin olacağı bir izah yapılmamış olsun.
Mezkûr sorumuz olan: “Gökyüzü mü önce yaratıldı? Yoksa yeryüzü mü önce yaratıldı?” meselesinin izahını yaptığımızda, ne demek istediğimizi daha net anlayabileceksiniz. Şimdi meselemizin izahı geçelim:
Bakara suresinde yeryüzünün, Nâziat suresinde ise gökyüzünün önce yaratılmasından bahsedilmiştir. Birbirine zıt gibi görünen bu iki ifadenin vech-i tevfiki şudur: Yeryüzünün yaratılması, gökyüzünün yaratılmasından öncedir. Lakin yeryüzünün döşenmesi, yani dağlarının, denizlerinin ve içindeki mahlûkların tamamıyla yaratılması ve yeryüzünün kemal şeklini alması, gökyüzünün yaratılmasından sonradır. Demek ilk önce yeryüzü yaratılmış, sonra gökyüzü yaratılmış ve daha sonra da yeryüzü döşenmiştir.
Bu şuna benzer: Mesela iki kitap yazacaksınız, bir kitaba başladınız ve bir bölümünü yazdınız. Daha sonra kitabı tamamlamadan ikinci kitaba geçerek onu yazdınız ve bu ikinci kitabı bitirdiniz. Sonra da birinci kitaba tekrar dönerek kaldığınız yerden onu da tamamladınız.
Burada ilk önce başlanan birinci kitap, aynı zamanda son olarak tamamlanan kitaptır. Evet, ilk başlanan kitap birinci kitaptır, ancak ilk tamamlanan kitap ikinci kitaptır. O halde şöyle desek: “Siz ilk önce birinci kitabı yazdınız.” Bu söz doğrudur, çünkü ilk önce ondan başlamıştınız. Eğer şöyle desek: “Siz ilk önce ikinci kitabı yazdınız.” Bu söz de doğrudur, zira ilk önce ikinci kitabı bitirdiniz. Demek birbirine zıt gibi görünen iki farklı söz, farklı açılardan bakıldığında ikisi de doğru oluyor.
Aynen bunun gibi, yeryüzü ve gökyüzü de Allah-u Teâlâ’nın iki farklı kitabıdır. Cenab-ı Hak ilk önce kudret kalemiyle yeryüzü kitabına başlamış ve bu kitabın bütün fasıl ve bölümlerini tamamlamadan ikinci kitabı olan gökyüzü kitabına geçmiştir. Gökyüzü kitabı kudret kalemiyle tamamlandıktan sonra da iradesiyle tekrar yeryüzünü kitabına yönelmiş ve bu kitabın son şeklini vermiştir. Hikmet-i ezeli böyle tecelli etmiştir.
İşte bu durumda hem yeryüzünün hem de gökyüzünün ilk olarak yaratıldığından bahsedilebilir. Yeryüzünün ilk olarak yaratılması, ona ilk olarak başlanmasından dolayı; gökyüzünün ilk olarak yaratılması ise, onun ilk olarak tamamlandığından dolayıdır.
Demek Nâziat suresinde zikredilen, yeryüzünün yaratılması değil; döşenmesidir. O halde ayetler arasında bir çelişki ya da muaraza söz konusu değildir. Her bir ayet, yaratılışın farklı bir safhasından haber vermektedir.
Öncelikle böylesine önemli bir konuya değindiğiniz için değerli site kurucularına ve konuyu hazırlayana canı gönülden teşekkürlerimi sunmak istiyorum…Sizin gibiler oldukça inşallah hiçbir zaman insanlar doğru yoldan şaşmayacaktır ve kalplerindeki vesveseleri sizlerin sayesinde yenecektir.Elleriniz dert görmesin…