2. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in âmâ sahabeye kendisiyle tevessül etmesini emretmesi
Tevessülü inkar edenler, “Sahabeler tevessül yapmamıştır.” diyorlar. Nakledeceğimiz bu İkinci Hadis-i Şerif, sahabelerin tevessül yaptığını göstermekte ve “Sahabeler tevessül yapmamıştır.” sözünün ne kadar yalan olduğunu ortaya koymaktadır. Hadis-i şerifi, Osman İbni Huneyf Hazretleri nakletmiştir. O şöyle diyor:
اَنَّ رَجُلاً ضَرِيرَ الْبَصَرِ أَتَى النَّبِيَّ Görme özürlü bir adam Nebi (asm)’a geldi, فَقَالَ ve dedi ki, اُدْعُ اللَّهَ أَنْ يُعَافِيَنِي “Allah’ın beni iyileştirmesi için dua et.” Bunun üzerine Efendimiz (asm) dedi ki: إِنْ شِئْتَ دَعَوْتُ “Eğer istersen dua ederim,” وَإِنْ شِئْتَ صَبَرْتَ “eğer istersen sabret.” فَهُوَ خَيْرٌ لَكَ “Bu -yani sabretmen- senin için daha hayırlıdır.” Bunun üzerine adam: فَادْعُهْ “Dua et.” dedi. Peygamber Efendimiz (asm) ona güzelce abdest almasını ve iki rekat namaz kıldıktan sonra şu duayı yapmasını emretti:
اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ وَأَتَوَجَّهُ إِلَيْكَ بِنَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ نَبِيِّ الرَّحْمَةِ “Ey Allah’ım, şüphesiz ben senden, rahmet nebisi olan Peygamberin Muhammed ile istiyor ve onunla sana yöneliyorum, يَا مُحَمَّد Ey Muhammed, إِنِّي تَوَجَّهْتُ بِكَ إِلَى رَبِّي فِي حَاجَتِي هَذِهِ لِتُقْضَى bu ihtiyacımın yerine getirilmesi için seninle Rabbime yöneldim, اللَّهُمَّ فَشَفِّعْهُ فِيَّ Ey Allah’ım, onu benim hakkımda şefaatçi kıl.”
Bir daha dikkat edin, Peygamber Efendimiz (asm), ona nasıl dua etmesini emrediyor:
“Ey Allah’ım, şüphesiz ben senden, rahmet nebisi olan Peygamberin Muhammed ile istiyor ve onunla sana yöneliyorum. Ey Muhammed, bu ihtiyacımın yerine getirilmesi için seninle Rabbime yöneldim. Ey Allah’ım, Onu benim hakkımda şefaatçi kıl!..”
Bakın, âmâ sahabeye, kendisiyle tevessül etmesini bizzat Peygamber Efendimiz (asm) emrediyor. Hadis-i şerifin ravisi İbni Huneyf diyor ki:
“Bu zat gitti, biz daha Resulullahın huzurundan ayrılmamıştık ki tekrar geldi, baktık ki gözleri iyi olmuş!..”
Şimdi bu hadis-i şerifin kaynaklarını inceleyelim:
İmam Tırmizi Hazretleri bu hadis hakkında şöyle der: “Bu, hasen, sahih bir hadisdir. Biz onu Ebu Cafer Hatmi tarikinden bilmekteyiz.”
Ebu İshak, bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir.
Yine Hakim, hadisin sahih olduğunu söylemekte ve Zehebi ona muvafakat etmektedir.
Buhari “Târihu-l Kebir” isimli eserinde bu hadisi nakleder.
İbni Mace bu rivayeti sahih bulur.
İmam Nesei, İbni Hibban, Ebu Nuaym, İmam Beyhaki ve Münzirî gibi birçok hadis hafızı, bu rivayetin sahih olduğunu söyler.
Yani bu kadar muhaddis, bu hadisin sıhhatinde ittifak etmişlerdir.
Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz:
Bu hadis-i şerifteki mühim nokta, âmâ sahabeye öğretilen, “Peygamberin ile sana yöneliyorum.” duasıdır. Burada, Hz. Peygamber (asm)’in olmadığı bir mekandan seslenme vardır. Ayrıca hadisin açık beyanıyla, Peygamberimiz (asm)’in duasıyla tevessül edilmemiş, bizzat Peygamberimiz’in zatıyla tevessül edilmiştir. Bunun delili, “Ey Muhammed, ben senin ile Rabbime yöneldim.” denmiş; “Peygamberin duasıyla yöneldim.” denmemiştir.
Demek bu hadiste, tevessülün iki çeşidine işaret vardır. Şöyle ki:
Âmâ zat, Peygamber Efendimiz (asm)’in Allah katındaki değerini biliyordu. Bu sebeple ona gidip kendisi için dua etmesini isteyerek tevessülün çeşitlerinden birini yaptı. Peygamberimiz (asm) de ona öğrettiği duayla, caiz olan tevessüllerden diğerini tatbik ettirdi. Yani ona eve gidip, Peygamberimiz (asm)’in olmadığı o mekanda, onun adını anarak dua etmesini söyledi.Bu sahabe de evinde, Resulullah’ın olmadığı o yerde, ona tevessül ederek dua etti ve neticede matlubuna nail oldu.
Demek bu hadis, sadece tevessülün caiz olduğuna değil; aynı zamanda, gaibde olana tevessül edilebileceğine de delildir.
Ayrıca hadisin bir rivayetinde şu ziyadelik vardır:
وَ اِنْ كَانَتْ حَاجَةً فَافْعَلْ مِثْلَ ذَلِكَ “Eğer bir ihtiyaç olursa, bunun gibi yap.” Bu ziyadeyi, İbni Ebi Heysem sahih bir senetle rivayet etmiştir.
Bu ziyadeliğe göre, bu dua sadece o an için geçerli olmayıp, bütün ihtiyaçlar için, her vakit yapılabilecek bir duadır. Bu sebeple, hadisin ravisi olan Osman İbni Huneyf, Peygamberimiz (asm)’in vefatından sonra insanlara bu duayı öğretmiş ve ihtiyacı olanların bu duayla Peygamberimize tevessül etmesini nasihat etmiştir.
İmam Taberani, Hz . Osman’ın halifeliği zamanında, İbni Huneyf’ten bu duayı öğrenen kişinin, bu duayla matlubuna nasıl nail olduğunu “Mu’cemu’l-Kebir” isimli eserinde uzunca zikreder.
Bu hadis-i şerif hakkında söylenecek daha çok söz var. Biz daha fazla uzatmayıp hadisin tahlilini burada kesiyor ve tevessülü inkar edenlere bazı sorular sormak istiyoruz:
Başta Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır, Mehmet Okuyan, Bayraktar Bayraklı olarak, tevessülü inkar edenler diyorlar ki: “Tevessül şirktir, araya Peygamberi bile koyamazsınız.”
Biz şimdi onlara soruyoruz:
Peygamberimiz (asm), âmâ olan sahabeye kendisiyle tevessül etmesini emretmiş; bu sahabe de evine giderek Peygamberimiz (asm)’in zatıyla tevessül etmiştir. İmam Tırmizi, Ebu İshak, Hakim, Zehebi, İmam Buhari, İbni Mace, İmam Nesei, İbni Hibban, Ebu Nuaym, İmam Beyhaki ve Münzirî gibi birçok hadis hafızı, bu rivayetin sahih olduğunu söylemiş ve bu hadisin sıhhatinde ittifak etmişlerdir.
– Siz kim oluyorsunuz da bu kadar alimin sahih kabul ettiği bir hadisi görmemezlikten geliyorsunuz? Onların sahih kabul ettiği bu hadise, siz hangi ilminizle karşı çıkıyorsunuz? Yoksa onlardan daha mı alimsiniz? Ezberinde yüz binlerce hadis olan bu alimlere hangi ilminizle muhalefet ediyorsunuz? Yoksa onlar hata etmiş de doğrusunu siz mi bulmuşsunuz? Hadis ilminin yıldızları olan İmam Buhari, İbni Mace, Tırmizi ve diğerlerinin sözü yanında sizin sözünüzün ne kıymeti olur, bunu hiç düşünmüyor musunuz?
Şimdi de bizi insafla dinleyen kardeşlerime soruyorum:
– Hadis ilminin hafızları ve dâhilerinin sözü yanında, Mustafa İslamoğlu’nun, Abdülaziz Bayındır’ın veya Mehmet Okuyan’ın sözleri kaç para eder? Bunların sözü, o alimlerin sözünün önüne geçebilir mi? Bırakın önüne geçmeyi, bunların sözü, hadis ilminde kayda alınır mı? Bunların sözüyle amel edilir mi?
Şimdi bunların peşinden gidenlere sesleniyorum: Kimi kime tercih ettiğinize dikkat edin!.. Bir tarafta hadis ilminin dâhi uleması, diğer tarafta ezberinde yüz hadis bile olmayan bunlar!..
Bizden uyarması: Eğer bunların sözünü tercih etmeye devam ederseniz, ahirette çok pişman olursunuz. Gelin bu hatadan vazgeçin ve hadis ilminin hafızlarının sözünü onların sözüne tercih edin. Bizden uyarması, hidayet ve tevfik Allah’tandır…
Tevessülün caiz olduğuna dair İkinci Hadisimizi burada tamamlayalım ve şimdi Üçüncü Hadis-i Şerife geçelim: