5. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Sana Dua Edenlerin Hürmetine ve Bu Yürüyüşüm Hürmetine Senden İstiyorum” Sözü
Tevessülün caiz olduğuna dair nakledeceğimiz bu Beşinci Hadis-i Şerifte, Peygamber Efendimiz (asm) bizlere, tevessül ederek dua etmemizi öğretmektedir.
Ebu Said el-Hudri Hazretlerinin rivayet ettiği bu hadis-i şerifi, İbni Mace “Mesacid”de; Ahmed İbni hanbel “Müsned”de; İbnuHuzeyme “Et-Tevhid” de; İbnu-s Sünni “A’melü-l yevmi ve-l leyl”de; İmam Begavi “Müsned”inde”; ve İmam Beyhaki “ed-Deavetü’l-Kebir”de zikretmiştir. Bu hadisi, hadis hafızlarından bir topluluk hasen kabul etmiştir. Sözü uzatmamak için bu hadis hafızlarını saymıyoruz.
Bu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Her kim evinden namaza çıkarken şöyle dese: ‘Ey Allah’ım, senden isteyenlerin senin üzerindeki hakları hürmetine ve bu yürüyüşümün hakkı için senden isterim. Çünkü ben kibir, iftihar, riya ve gösteriş için çıkmadım. Senin gazabından sığınmak ve senin rızanı ummak için çıktım. O halde senden, beni ateşten korumanı ve benim günahlarımı bağışlamanı isterim. Çünkü günahları ancak sen affedersin.’ Kim böyle derse, Allah Teala ona cemaliyle yönelir ve yetmiş bir melek onun için istiğfar ederler.”
Bizim bu hadis-i şerifte üzerinde duracağımız bölüm şurası: اللهم اِنِّى اَسْأَلُكَ بِحَقِّ السَّائِلِينَ عَلَيْكَ وَ اَسْأَلُكَ بِحَقِّ مَشْيَايَ “Ey Allah’ım, senden isteyenlerin senin üzerindeki hakları hürmetine ve bu yürüyüşümün hakkı için senden istiyorum…”
Şunu hemen ifade edelim ki: Hiçbir varlığın Allah’ın üzerinde bir hakkı olamaz; ancak Allah’ın bizim üzerimizde hakları olabilir. Hadis-i şerifte geçen haktan murad, hürmettir. Yani: “Sana dua edenlerin hürmetine ve bu yürüyüşüm hürmetine senden istiyorum.” demektir.
Şimdi tevessülü inkar edenlere bazı sorular sormak istiyoruz:
Başta Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır, Mehmet Okuyan, Bayraktar Bayraklı olarak tevessülü inkar edenlere şu soruyu soruyoruz: Hadis-i şerifte geçen, “Dua edenlerin hürmetine istemek” tevessül değil midir? Bu, elbette tevessüldür…
Bu duada iki çeşit tevessül vardır: “Yürüyüşümün hürmetine isterim” denilerek, namaza giderken atılan adımlarla, yani kişinin kendi ameliyle tevessül edilmiştir. “Dua edenlerin hürmetine” denilerek de dua edenlerle tevessül edilmiş, onların halisane duaları ve samimane yönelişleri, duanın kabulüne vesile kılınmıştır.
Demek tevessülü bize bizzat Peygamber Efendimiz (asm) öğretmektedir. Herhalde tevessül caiz midir, değil midir meselesini, Peygamberimiz (asm) bizden çok daha iyi bilmektedir.
Tevessül caiz olmasaydı, Peygamberimiz (asm) bizlere bu duayı öğretmezdi; madem öğretmiş, o halde tevessül caizdir.
Şunu da ilave edelim: sakın ola, “Bu hadis uydurmadır.” falan demeyin. Çünkü bu hadis-i şerifi, İbni Mace, Ahmed İbni hanbel, İbnu Huzeyme, İbnu-s Sünni, İmam Begavi, İmam Beyhaki nakletmiş ve hadis hafızlarından bir topluluk bu hadisi hasen kabul etmiştir. Onların sözleri yanında sizin sözünüzün kaç para kıymeti var?
Aklı ve insafı olan, hiç sizin sözünüzü, onların sözüne tercih eder mi? Biz asla tercih etmeyiz, elhamdülillah.
Tevessülün caiz olduğuna dair Beşinci Hadisimizi de bu şekilde noktalayalım ve şimdi Altıncı Hadis-i Şerife geçelim.